Site icon Turizm Günlüğü

TÜRSAB’da Şaşırtan Strateji: Ver, Al, Yine Ver!

TÜRSAB’ın 27 Mayıs’ta gerçekleştireceği Olağanüstü Genel Kurul öncesinde konuşan M. Nezih Hacıalioğlu, kamuoyuyla kapsamlı ve çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Geçmişte üyelerin aidatlarıyla edinilen gayrimenkullerin bugün tekrar “satın alma” ifadesiyle gündeme getirilmesini sert sözlerle eleştiren Hacıalioğlu, “Kime ait olanı, kimden ve hangi gerekçeyle alıyorsunuz?” diye sordu.

Hacıalioğlu açıklamasında, mülkiyeti zaten TÜRSAB’a ait olan taşınmazların yeniden “satın alınacak” şekilde sunulmasının hem akıl dışı hem de hukuki açıdan sorunlu bir yaklaşım olduğunu vurguladı. Ayrıca, iflas aşamasındaki TÜRSAB Ltd. Şti. ile ilgili geçmiş dönem sorumlularının halen kurum içinde etkin pozisyonlarda yer aldığını belirterek, bu kişilerin bugünkü mali tablo üzerindeki sorumluluklarını gündeme taşıdı.

TÜRSAV’a yapılan borç ödemeleri ve aktarımlar konusunda da şeffaflık çağrısında bulunan Hacıalioğlu, “424 üyeli bir vakfa, 18 bin üyenin aidatlarıyla kaynak aktarımı yapılırken neden Genel Kurul’a danışılmadı?” diye sordu.

Ayrıca Olağanüstü Genel Kurul’un sektörün en yoğun dönemine ve bir Salı gününe denk getirilmesini eleştiren Hacıalioğlu, bu durumun “yangından mal kaçırma” izlenimi yarattığını dile getirdi.

Son olarak Hacıalioğlu, “Yönetimin görevi, üyelerin kaynaklarını devredip sonra tekrar toplamak değil; bu kaynakların nasıl kullanıldığını şeffaf biçimde açıklamak ve gerekirse sorumluları yargı önüne çıkarmaktır” diyerek çağrısını yineledi.

İşte M. Nezih Hacıalioğlu’nun Açıklamaları:

GERİ ADIM GELDİ, TELAŞIN NEDENİ YAVAŞ YAVAŞ ANLAŞILYOR

5 Mayıs 2025 tarihinde TÜRSAB tarafından yapılan Olağanüstü Genel Kurul duyurusundaki belirsiz, üstü örtülü ifadeler üzerine verdiğimiz haklı tepkinin ardından, nihayet 8 Mayıs 2025 itibariyle TÜRSAB web sitesinde bir nebze olsun açıklık içeren yeni bir duyuru yayımlandı.

Buna “aferin” demekle birlikte, bu duyurunun içerdiği pek çok başlık hem yeni soruları doğurmuş hem de geçmişteki sorumsuzlukları daha da görünür hale getirmiştir.

Buradan açıkça ifade ediyorum:

Tepki geldiği için değil, görevinizin gereği şeffaf davranmalıydınız. Kamuoyunu bilgilendirmek bir lütuf değil, bilmiyor olabilirsiniz ama mevzuatın ilgili hükümleri gereği bir yükümlülüktür. Duyuruyu kaleme alanların daha seviyeli, daha özenli, daha bilgili ve daha şeffaf bir dil kullanmaları gerektiğini hatırlatıyorum.

Gerçi yeni açıklama da aceleye gelmiş belli. Olağanüstü Genel Kurulun aceleye getiriyorsunuz ama bari gerekçesini aceleye getirmeyip düzgün yazsaydınız. Gayrimenkullerin listesinde arsa dediğiniz daire çıkıyor, apartman dediğiniz aslında apartman dairesi çıkıyor. Hangi mülke sahip olduğunuzu bile bilmiyorsanız, neyi devralmak istiyorsunuz?

Kaldı ki, “ihtiyaç halinde” denilerek muğlak bırakılan, iflas halindeki bir limited şirketin taşınmaz ve hisselerinin alımı, kamuoyuna “şeffaflık” adı altında duyurulmuşken, bu şirketin batış sürecine dair hiçbir açıklama yapılmaması manidardır.

Ve şimdi esas sorulara geçiyoruz:

1. Satın alınmış bir şeyi tekrar nasıl satın alırsınız?
TÜRSAB’a veya iştiraklerine geçmişte üyelerin aidatlarıyla, birliğin kaynaklarıyla alınmış gayrimenkulleri bugün tekrar “satın alacağız” diye Olağanüstü Genel Kurul gündemine koymak ne demektir? Kime ait olanı, kimden alıyorsunuz? Kim kime zamanında nasıl, hangi şartlarda ve hangi gerekçelerle satmış bu gayrimenkulleri?
Buradaki akıl dışı ifade biçimi, açıklamanın bir hukukçu elinden çıkıp çıkmadığını sorgulatacak düzeydedir. Listede TÜRSAB adına kayıtlı bulunan hatalı listeyi yayınlayıp bu listede bulunan gayrimenkulleri geri almak ifadesi hangi mantıkla açıklanabilir? Bir mülkiyet zaten TÜRSAB’ın üzerinizdeyse, TÜRSAB’a tekrar nasıl alırsınız? Hangi akla hizmetle “satın alma” gibi bir işlemden bahsedersiniz?

2. Şirketleri bu hale getirenler şu an ne yapıyor?

Bugün TÜRSAB Limited Şirketi “müflis” durumdaysa, bu şirketi batma noktasına getirenler kimlerdir?

Şirketleri ve TÜRSAB’ı bu hale getirenler elini kolunu sallayarak hala TÜRSAB’da gezerken hangi yüzle bu enkazı üyelerin sırtına tekrar yüklemeye çalışıyorsunuz? Bu hangi vicdana, hangi akla sığar?

Özellikle tasfiye halindeki TÜRSAB Ltd. Şti.’nin geçmişi incelendiğinde, bu şirketin bugünkü durumuna gelmesinde bariz bir şekilde sorumluluğu bulunan kişilerin TÜRSAB’da ve TURSAV’da halen aktif görevlerde yer aldığı bilinmektedir.

Mevcut TÜRSAB Başkanı Bağlıkaya 2012-2014 yılları arasında iki yıla yakın bir süre TÜRSAB’da 2.Başkanlık görevi ile eş zamanlı TÜRSAB Ltd. Şti’nde Sorumlu Müdür olarak görev yapmıştır. Her iki görevi de sürdürürken bugünün parasıyla yaklaşık 1.5 milyar TL’lik bir kaynak akışının TÜRSAB’dan TÜRSAB Ltd Şti’ne gerçekleştiği belgeleriyle ortada durmaktadır. Bu paranın akıbeti hakkında tek satır açıklama neden yapılmamaktadır. Bu rakam nerelere gitmiştir, hangi kararlarla nerelere aktarılmıştır? Bu şirket nasıl iflas edecek hale gelmiştir? Bu kişiler hakkındaki yasal süreç başlatılmış mıdır; başlatıldıysa davalar ne durumdadır?

3. Vakıf meselesi: Aktarılmış parayı yeniden mi aktaracaksınız?

TÜRSAV’la yapılan sözleşme uyarınca TÜRSAV’ın Fiba Bank’a olan borcu TÜRSAB tarafından ödendiği anlaşılıyor. TURSAV’ın borcunu ödeme yetkisi neden Genel Kurul’a sorulmamıştır da şimdi tapu işlemleri için olur istenmektedir? O gün sormadığınız soruyu bugün neden soruyorsunuz? Vakfa yapılan aktarımlar hangi Genel Kurul kararıyla yapılmıştır? TÜRSAB, TURSAV’ın 424 üyesinden bir tanesidir. Mevzuata göre her an değiştirilebilecek bir Vakıf Senedi ile , TÜRSAB’ın TURSAV’ın Yönetiminden el çektirilebileceğini TÜRSAB üyeleri bilmiyor mu sanıyorsunuz?

Genel Merkez binasının tapusunu TURSAV’dan TÜRSAB’a bedelsiz devir edin. 424 üyesi olan bir Vakıf 18.000 Üyenin parası ile finanse ediliyor. Bu Vakfa ait tüm şirket hisselerini ve üst kullanım haklarını bedelsiz olarak TÜRSAB’a devredin.

Tüm bunlar için TÜRSAB’ı değil TURSAV’ı Olağanüstü Genel Kurul’a çağırın..!

4. Hisselerle ilgili sessizlik neden?

İştirak hisselerinin devralınmasına ilişkin açıklamalarda hisse oranları, değerlemeler, toplam maliyet, hangi kaynakların kullanılacağı gibi hayati bilgiler neden gizlenmektedir? Ne kadar sermaye ayrılacak, kimden hangi şartlarla alınacak, alınan bu hisselerin akıbeti ne olacak?

5. Olağanüstü Genel Kurul aceleciliği: Yangından mal mı kaçırıyorsunuz?

Bu kadar önemli kararların alınacağı bir Genel Kurul’un, sektörün en yoğun olduğu bir döneme, hem de hafta içi bir Salı gününe konulması neyin telaşıdır? Neden bu işlemler, Kasım ayındaki Olağan Genel Kurul’a bırakılmıyor? Yoksa orada üyelerin sorgusundan mı çekiniyorsunuz? Bu acelenin “yangından mal kaçırma” algısı yarattığını görmüyor musunuz?
Bu soruları sormaya, çelişkileri ortaya koymaya, yapılan hataların üzerini örttürmemeye devam edeceğim. Kurumsal hafızayı yok sayarak yürütülen bu işlemleri takip eden ve hesap soran bir kamu vicdanı olduğunu unutmayın.

Sonuç ve Açık Çağrı

Yönetimin görevi, üyelerin kaynaklarını yeniden birilerine devredip sonra tekrar toplamak değil; bu kaynakların nasıl kullanıldığını, kimlerin ne kararlar verdiğini şeffaf biçimde açıklamak ve gerekiyorsa sorumluları yargı önüne çıkarmaktır.

Bu nedenle çağrım nettir:
• Bu konular, Kasım ayındaki Olağan Genel Kurul’da geniş katılımlı bir zeminde gündeme getirilmelidir.
• Şirketlerin ve vakfın mali yapısı, ortaklık ilişkileri ve borç-alacak dengesi kamuoyuna sunulmalıdır.
• İflas ettirilen şirketlerin gerçek sorumluları açıklanmalı, haklarında yasal işlem yapılmalıdır.

• Gündemden anlaşıldığı kadarıyla, yüksek meblağlı taşınmazlar için tekrar ödeme yapmaya hazırlanan TÜRSAB Yönetimi’nin kasasında kaynak olduğu açıktır. Madem böyle bir bütçe imkânı vardır, o halde 24. Genel Kurul’da alınan ve 2022 yılındaki 25.Genel Kurul’da keyfi bir şekilde uygulanmayan “İstanbul dışından gelen üyelerin ulaşım ve konaklama giderlerinin karşılanması” kararı hayata geçirilmelidir. Genel Kurul’un açık iradesini yerine getirmekten de kaçınılmamalıdır; asıl bağlayıcılığı olan Olağan Genel Kurul kararı uygulanmalıdır.

Şeffaflık bir seçenek değil, yükümlülüktür. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen hiçbir yapı, temsil ettiği camianın güvenini uzun süre taşıyamaz.

Velev ki bu haklı itirazlar, çağrı ve talepler karşılık bulmadı, velev ki Olağanüstü Genel Kurul tüm itirazlara rağmen toplandı.

Bu durumda Genel Kurul Salonunda bulunacak olan, özellikle İstanbul’a davet edilen Bölge Temsil Kurulu üyelerimizin ve hiçbir şekilde bu süreçte sorumluluğu ya da çıkarı bulunmayan, samimiyetine inandığım meslektaşlarımızın, TÜRSAB’ın 50 yıllık birikimini ve 18.000 üyenin aidatlarıyla oluşmuş varlıkların bu şekilde aktarılmasına ‘hayır’ diyeceklerine, sağduyu ve vicdanla hareket edeceklerine olan inancım tamdır.

Unutulmamalıdır ki o gün salonda kaldırılacak her el, sadece bir kişinin değil, en az on beş-yirmi meslektaşımızın hakkını, hukukunu ve geleceğini temsil edecektir.
Böylesi bir konuda vebal alınmayacağına ve kararın Olağan Genel Kurula bırakılması yönünde irade gösterileceğine yürekten inanıyorum.

Son olarak Olağanüstü Genel Kurulda üyelerin oy kullanacağı önergenin; hangi taşınmazlar ve şirket hisseleri için, ne şartlarda, kimin adına, hangi bedelle, hangi yöntemle işlem yapılacağını içeren açık, kesin ve bağlayıcı bir metin olarak ilan edilmesinin elzem olduğunu ifade etmek istiyorum.

M.Nezih HACIALİOĞLU
TATİLAY TURİZM ve BOOK 4 BED TURİZM

Seyahat Acentaları Yönetici Ortağı, 23. Dönem TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi

Exit mobile version