Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un kurduğu Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın (TGA) “Güvenli Turizm Sertifikası” ile pazarladığı sistem, Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel yangınıyla ağır bir darbe aldı. Sertifikalı otelde 78 kişinin hayatını kaybetmesi, yıllardır süren denetim anlayışını ve turizm politikalarını derinlemesine sorgulattı.
Bakan Ersoy’un Turizm Politikaları Grand Kartal Otelinin Küllerinde Sorgulanıyor
“Güvenli Turizm” söylemi ne kadar gerçekti?
Türkiye’nin en ağır otel facialarından biri olan Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel yangını, yalnızca ihmaller zincirini değil, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un 7 yıllık turizm politikalarının da gerçekliğini tartışmaya açtı. Yangında 78 kişi hayatını kaybederken, 133 kişi de yaralandı. Olayın ardından başlayan dava sürecinde devletin denetim mekanizmaları, turizmdeki “güvenlik” algısı ve Bakan Ersoy’un sorumluluğu kamuoyunun gündemine oturdu.
Bakanlık mı denetleyecekti, şirketler mi?
Yangının yaşandığı otelin sahibi Halit Ergül’ün duruşmada verdiği ifadeler dikkat çekti. “Sürdürülebilir turizm belgesi, yabancı turistlere güvenli imaj vermek içindi” diyen Ergül, bu belgenin içeriği ve verilme süreci hakkında da tartışma başlattı. Zira belge, bakanlık yerine özel akreditasyon şirketleri tarafından veriliyor. Kamuoyu, “Güvenli Turizm Belgesi reklam mıydı, denetim nerede?” sorularını sormaya başladı. Not: Halit Ergül, TGA Yönetim Kurulu Üyesidir.
Okuma Önerisi: Bakan Ersoy’un Güvenli Turizm Hedefleri, Otel Patronlarının Çıkarlarına Takıldı
TGA modeli: Denetim mi, pazarlama mı?
2019’da bizzat Bakan Ersoy’un kurduğu Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA), “Güvenli ve sürdürülebilir turizm” anlayışını yayma iddiasıyla yola çıktı. Ancak ajansın yapısı, otel sahiplerinin ağırlıkta olması nedeniyle başından beri eleştiriliyordu. Grand Kartal yangınının, TGA yönetiminde bulunan bir otelin tesisi olması ise bu eleştirileri daha da büyüttü.
Bakanlık, denetim yetkisini şirketlere devrederken yaşanan bu faciaların sorumluluğundan ne kadar kaçabilir? Kamuoyunun bu soruya tatmin edici bir yanıt alamaması, bakanın görev anlayışını tartışılır hale getiriyor.
Ersoy’un tavrı kamuoyunda tepki topladı
Yangın sonrası Bakan Ersoy’un özeleştiri vermemesi ve sorumluluğu doğrudan belediye ve itfaiyeye yöneltmesi, toplumun geniş kesimleri tarafından eleştirildi. Sektörü regüle eden, belgelendirme ve tanıtım yapan bakanlığın böyle bir faciada “sorumluluk bizde değil” demesi ise “Devlet nerede?” sorusunu gündeme taşıdı.
Okuma Önerisi: Saral’dan Sert Çıkış: Bakan Ersoy İçin İstifa Süreci Mi Başlıyor?
Cumhurbaşkanlığı cephesinden de eleştiri geldi
Bakan Ersoy’a yönelik en sert çıkışlardan biri ise kendi iktidarı içinden geldi. Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Oktay Saral, Kültür Yolu Festivali kapsamında yapılan etkinlikleri, şehit haberlerinin gölgesinde “duyarsızlık” olarak nitelendirdi. Saral’ın şu sözleri dikkat çekti:
“Bu milletin evlatları can verirken, sizden beklenen çalgı değil, eğlence değil; vakarla bir duruştu… Vicdanlarda kara bir leke olarak kalacaktır!”
Saral’ın bu çıkışı, Ersoy’un hem kamu vicdanında hem de iktidar nezdinde sorgulandığının açık göstergesi oldu.
“Güvenli Turizm Sertifikası” güven verdi mi?
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın öncülüğünde geliştirilen ve dünyaya örnek olarak sunulan Güvenli Turizm Sertifikası, bugün yangının yaşandığı otelde de bulunuyordu. Sertifikanın, akreditasyon şirketleri eliyle verilmesi ve denetimin şeffaf olduğunun iddia edilmesi artık sorgulanıyor. Zira belgeye sahip bir tesiste, 78 kişi göz göre göre can verdiyse, sistem mi yetersiz, yoksa sadece vitrin mi?
Grand Kartal yangını, sadece bir otel faciası değil; Türkiye turizminin temel yapı taşları olarak sunulan politika, denetim ve sertifika sistemlerinin de çöküşüdür. Bakan Ersoy’un “turizm başarıları” bu yangınla birlikte sorguya açılmış; hem kamusal hem siyasi düzeyde ciddi bir meşruiyet krizi başlamıştır.
Güvenli turizm yalnızca bir belgeyle değil, sorumlulukla mümkündür.