Site icon Turizm Günlüğü

Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel yangını davasında müşteki ve tanıklar beyanda bulundu

Yangında 6 yakınını kaybeden Mehmet Güner: Eğitimsiz personel, sorumsuz yönetim 78 cana mal oldu. Evlatlarımızı geri getirmenin imkanı yok ama sebep olanlar mutlaka cezalandırılmalı. Adalete inanıyoruz, mahkemeye güveniyoruz. Kızını ve torununu yitiren Sema Şahin: Otel çalışanları ve otel sahiplerinin yangından burunları bile kanamadan kurtulmaları büyük muammadır.

BOLU (AA) – Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’nde 78 kişinin hayatını kaybettiği, 133 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel yangınına ilişkin, aralarında otelin sahibi ve belediye yetkililerinin de bulunduğu 19’u tutuklu 32 sanığın yargılandığı davada tanık ve müştekiler dinlenildi.

Okuma önerisi: İşte Grand Kartal Otel Davası! İlk Duruşmadaki Tüm Davacı İfadeleri
Okuma önerisi: İşte Grand Kartal Otel Davası! İlk Duruşmadaki Tüm Sanık İfadeleri
Okuma önerisi: Grand Kartal Otel Yangını Davası Tanık İfadeleri
Okuma Önerisi: Mahkeme, Bakan Ersoy’un Tanık Olarak Dinlenmesi Talebini Reddetti

Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesince, Bolu Sosyal Bilimler Lisesinin spor salonunda özel olarak oluşturulan alanda görülen duruşmada, yangında kızı Zehra Sena Gültekin, damadı Bilal Gültekin ve torunları Muhammet Selim, Yusuf Sinaneddin ve Bekir Sadık Gültekin ile çiftin koruyucu ailesi olduğu Sümeyye Güner’i kaybeden Mehmet Güner’e söz verildi.

Güner, kızı ve ailesinin en üst katta konakladığını aktararak, evlatları hayatını kaybederken aynı kattakilerin koşarak otelden çıktığını, buna sabretmeye çalıştıklarını, içlerinin yandığını kaydetti.

Otelin prestij kaybetmemek için misafirlerine haber vermediğini söyleyen Güner, şöyle devam etti:

“Saat 02.30’da yangın çıkıyor. Madem söndüremediniz saat 03.00’te haber verseydiniz kimseye bir şey olmazdı. Kızımla görüştüm ve yola çıktım. Eşim, Enes Gültekin’le de görüştü. Kızım kapıyı açamadı, Enes, ‘Habibe teyze, kapılar açılmıyor’ dedi. Eğitimsiz personel, sorumsuz yönetim 78 cana mal oldu. Evlatlarımızı geri getirmenin imkanı yok ama sebep olanlar mutlaka cezalandırılmalı. Adalete inanıyoruz, mahkemeye güveniyoruz.”

Mehmet Güner, şikayetçi olduğunu ve davaya katılmak istediğini belirtti.

Ağlayarak beyanda bulunan Habibe Güner de tek kızı olduğunu, onun da yangında yaşamını yitirdiğini dile getirdi.

Şirketin genel müdürü tutuklu sanık Emir Aras’ın ailesiyle, yangını kimseye haber vermeden odalarını terk ettiği anlara ilişkin görüntüleri izlediğini, bunun kendisini daha da yaraladığını anlatan Güner, “Sonuna kadar şikayetçiyim, sorumlular cezalandırılsın. Bu davanın emsal olması için en üst düzeyden cezalandırılmalarını istiyorum.” dedi.

Sümeyye Güner’in biyolojik babası İbrahim Güner, 9 sene önce Doğu Türkistan’dan geldiklerini belirterek, Güner ailesinin kendilerini bağrına bastığını söyledi.

Güner ailesinin, bugüne kadar Sümeyye’yi kendi çocuklarından ayırt etmediğini ifade eden Güner, sorumluların en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi.

– “Yalnızca kendi canlarını kurtarmalarını kabul etmiyoruz”

Yangında kızı Feray Kanbolat ve torunu Oya Kanbolat’ı yitiren Sema Şahin de kendilerine kimsenin yangın olduğunu haber vermediğini dile getirerek, saat 08.00 sıralarında televizyondan durumu öğrendiklerini aktardı.

Otel müdürü tutuklu sanık Zeki Yılmaz’ı aradıklarını, aramalarına rağmen dönüş olmadığını kaydeden Şahin, o panikle İzmir’den İstanbul’a geldiklerini, yurt dışında olan damadının yurda döndüğünü anlattı.

Bolu’ya giden damadına bir komiserin acı haberi verdiğini vurgulayan Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Paraya tapan insanların, yalnızca kendi canlarını kurtarmalarını kabul etmiyoruz. Turizm bakanı ve yetkilileri, çevre bakanı ve yetkilileri, içişleri bakanı ve yetkililerinden şikayetçiyim. Kızım ve torunumu tanınmayacak haldeyken teşhis etmek hepimizi derinden yaraladı. ‘Duymadım, bilmiyorum’ şeklindeki ifadeler, hem suçlu hem güçlü hem de tahrik edici tavırlar, kaybettiklerimizi suçlar gibi ifadeler, insani ve vicdani sorumlulukları yıktı geçti. Yaşam enerjim gitti, kendi mezar taşımı bile yaptırdım. Otel çalışanları ve otel sahiplerinin yangından burunları bile kanamadan kurtulmaları büyük muammadır.”

Çamaşırhane görevlisi İrfan Urhan ise aynı otelde çalışan kızı Tuni Urhan’ın saat 03.25’teki telefon aramasıyla yangını öğrendiğini belirterek, bulunduğu kattaki kapıdan dışarıya çıktığını söyledi.

Oteldeki 35. gününde bu olayın yaşandığını ifade eden Urhan, yangın tatbikatı, eğitimi, müdahale ekibi, yangın tüpü, yağmurlama sistemi ve uyarı cihazlarından haberinin olmadığını vurguladı.

Gazelle Otel Yiyecek İçecek Müdürü olan savunma tanığı Murat Demir de Grand Kartal Otel’de, Gazelle Otel Genel Müdürü tutuklu sanık Ahmet Demir’in herhangi bir görevinin olmadığını dile getirdi.

Yangında 8 yakını hayatını kaybeden avukat Yüksel Gültekin’in, “Bazen otele önemli misafir gelir, Ahmet Bey size dikkat etmeniz için talimat verir mi?” sorusu üzerine Demir, önemli misafir geldiği zaman Ahmet Demir’in kendisine durumu aktardığını kaydetti.

Bunun üzerine Gültekin, “15-16 Aralık’ta Grand Kartal’a Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilisi denetime geldi mi? Size dikkatli olmanız konusunda uyarıda bulundu mu?” sorusuna Demir, bu konuda haberinin olmadığını ifade etti.

Gültekin’in, “Emine Hanım (şirketin yönetim kurulu üyesi tutuklu sanık Emine Murtezaoğlu Ergül) patron olarak size talimat verir miydi? Eksikliklere karışır mıydı?” sorusuna karşılık Demir, “Evet talimat verirdi, uzun yıllardır otelde çalıştığım için beni arar söylerdi.” dedi.

Demir, Gültekin’in, “Emine Hanım otelde etkili bir isim miydi?” sorusunu, “Hayır etkili değildi.” şeklinde yanıtladı.

– Cumhuriyet savcısı taleplerini sundu

Talimatla alınan tanık beyanlarının okunmasının ardından cumhuriyet savcısı, 2018-2022 yıllarında Grand Kartal Otel’in LPG iç ve dış tesisatının projesiz olduğunu bilerek gaz akışını kesmeyip denetim görevini yerine getirmediğinden LPG tesisatı bakım görevlisi tutuksuz sanık Doğan Aydın ile görev yaptığı yıllarda oteldeki yangın güvenliği yönünden eksiklikleri rapor etmediğinden iş sağlığı ve güvenliği uzmanı tutuksuz sanık Kübra Demir’in ağır kusurlu oldukları gerekçesiyle tutuklu yargılanmasını talep etti.

Müştekilerin davaya katılma taleplerinin kabul edilmesini isteyen cumhuriyet savcısı, sanıklar Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilileri İbrahim Polat ile İsmail Karagöz, FQC Global Sertifikasyon Anonim Şirketi yetkilisi Ali Ağaoğlu ve itfaiye eri İrfan Acar için ev hapsi şartını içeren adli kontrol hükümlerinin devamını talep etti.

Cumhuriyet savcısı, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar verilmesini istedi.

Duruşmaya, yarına kadar ara verildi.

17 Temmuz 2025 Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel yangını davası sürüyor

BOLU (AA) – Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’nde 78 kişinin hayatını kaybettiği, 133 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel yangınına ilişkin, aralarında otelin sahibi ve belediye yetkililerinin de bulunduğu 19’u tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın duruşması onuncu gününde devam ediyor.

Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesince, Bolu Sosyal Bilimler Lisesinin spor salonunda özel olarak oluşturulan alanda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, yangında yaralananlar ile hayatını kaybedenlerin aileleri, sanık yakınları ve taraf avukatları katıldı.

Salonun içi ve çevresinde kolluk kuvvetlerince geniş güvenlik önlemi alındı, yerleşke etrafındaki cadde ve sokaklar trafiğe kapatıldı.

Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayıt altına alınan duruşmada, müşteki ve sanıkların ardından taraf avukatlarının beyanları dinleniyor.

– “Hayatta olduğumuz için şükredemez haldeyiz”

Yangında hayatını kaybeden “White Fox” isimli işletmenin (otel bünyesinde kiralanan kafe) aşçısı Eslem Uyanık’ın ablası Emel Uyanık, ağlayarak beyanda bulundu.

Annesi Hatice Uyanık’ı sağlık sorunları nedeniyle getiremediğini, olay gününden bu yana uyuyamadıklarını ve eve giremediklerini belirten Uyanık, kardeşinin odasının geri dönecek düşüncesiyle bıraktığı gibi durduğunu anlattı.

Uyanık, kardeşinin hayalleri olduğunu dile getirerek, “Merhametli insan olan Eslem, bu kadar merhametsiz insanın içinde yok oldu.” dedi.

Yangından, olay sabahı yapılan telefon aramasıyla haberdar olduğunu aktaran Uyanık, “Televizyonda görüntüyü görünce oradan çıkamayacağını anladım ve bayılmışım, kendi kendime ayıldım. İstanbul’dan yola çıkıp kardeşimin cesedini teşhis ettim. Şikayetçiyim, katılma talebim var.” diye konuştu.

Müşteki Gülnihal Temizkan da yangını fark ederek uyandıklarını, eşinin yan odadakileri uyandırdığını söyledi.

Eşi ve oğluyla zincir şeklinde yürüdüklerini ancak yoğun dumandan önünü göremez olduğunu ifade eden Temizkan, geri dönerken bir kapının açıldığını ve ön tarafa bakan odaya girdiklerini kaydetti.

Temizkan, bir ailenin yönlendirmesiyle ilerlediklerini aktararak, “Cam açıldı, eşim ‘Atlayın.’ dedi. Sonra sırayla sundurmanın üzerine atladık. Kafamıza camlar yağmaya başladı. Arabamız çatı altında park halindeydi. Eşim aşağıdaki birine anahtarı attı, o da arabayı bulunduğumuz yerin altına çekti. Beraberimizdeki aileyle toplam 8-9 kişi arabanın üzerine atlayarak oradan çıktık. Yan taraftaki sundurmanın üzerinden çarşafların sarkıtıldığını gördüm. ‘Çarşafları bağlayıp inin.’ dedim.” ifadelerini kullandı.

Yan odadaki arkadaşlarıyla telefonla irtibat kurduklarını anlatan Temizkan, şöyle devam etti:

“Aşağıya inemedikleri için 6017 numaralı odaya sığınmışlar. Maalesef yamaç tarafındaki odaymış, sundurmadan 6015 numaralı odaya girdiler ve orada yardım beklediler. Duygu’yla saat 05.27’de konuşunca ‘İtfaiye geldi, nefes alamıyoruz, her yerimizi ıslattık, yardım edin.’ dedi. Yamaç tarafında kar küreme aracı vardı, o araç orada kaldı. Jandarma çekmek için halat istedi. İtfaiye o araya girdi. Telefon ışığını dışarıya tutuyorlardı. Duygu ‘Su buraya ulaşmıyor.’ dedi. İtfaiyenin suyu bitti. O ara dardı, büyük itfaiye aracı olsaydı arka taraftakiler kurtarılabilirdi. Alarm ve acil çıkışı gösterir tabela yoktu, sola döndüğümüz için hayattayız ama hayatta olduğumuz için şükredemez haldeyiz. Suçlu olan herkesten şikayetçiyiz.”

– “Böyle bir olayda dışarıda sanık kalırsa toplum vicdanı soğumaz”

Yangında 8 yakınını kaybeden avukat Yüksel Gültekin söz alarak, şirketin genel müdürü tutuklu sanık Emir Aras’ın, yangını kimseye haber vermeden ailesiyle odalarını terk ettiği anlara ilişkin görüntüler yayınlanınca yüreğinin yandığını dile getirdi.

Gültekin, Aras’a hitaben, “Bre Allah’tan korkmaz. Gözümüzün içine baka baka yalan söylemeye utanmadın mı? Ben size ne diyeyim, organize cinayet şebekesi…” diyerek tepki gösterdi.

İl Özel İdaresindeki personelin tamamının tam anlamıyla görevlerini yerine getirmedikleri gibi delil karartmayla mahkemeyi yanılttığını söyleyen Gültekin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“White Fox ruhsat süreci farklı şekilde lanse edilmiştir. Takdir mahkemenin olmak üzere bu olaya bulaşan aile, belediye ve İl Özel İdare personeli, Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi personelinin eylemleriyle ilgili olası kast olduğunu düşünüyoruz. Sanıkların olası kasttan yargılanmasını istiyoruz. Olayın toplumda yarattığı sarsıntı ortadadır. Emir, insan müsveddesi… Tutuklu sanıkların bu hallerinin devamını, savcının mütalaasında belirttiği gibi 2 personelin tutuklanmasını talep ediyoruz. Böyle bir olayda dışarıda sanık kalırsa toplum vicdanı soğumaz, içimizdeki kanayan yara durmaz. Böyle olayda tanık olarak dinlenilen kat görevlisi şefi, resepsiyon şefi nasıl dışarıda olur, tanık sıfatları kaldırılarak suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyoruz. Ceyda Hanım’ın çocuklarının psikolojisi bozulmuş, ya buradaki insanlar 6 aydır uyumuyor. Dün dünürüm olan Güner ailesi asaletin ne olduğunu gösterdi. Sabrediyoruz, mahkemeye güveniyoruz, lütfen adaleti tecelli ettirin ve yüreğimize su serpin. Mahkemeden adil karar bekliyorum. Diğer sanıkların acilen tutuklanmasını talep ediyorum. Sabrımız kalmadı, Türkiye bilsin. Turizm Bakanlığı yetkililerinden hesap sorulmazsa hepimize yazıklar olsun.”

Müştekiler, konuşması sırasında Gültekin’i alkışladı.

– “Keşkelerim çok fazla”

Cumhuriyet savcısı, müştekilerin davaya katılma taleplerinin kabul edilmesini, mütalaada bulunmak üzere Bolu Cumhuriyet Başsavcılığına süre verilmesini talep etti.

Tahliyeye ilişkin beyanları sorulan sanıklardan Emir Aras, yaşanan olay nedeniyle üzgün olduğunu belirterek, “Keşkelerim çok fazla, keşke daha fazla şey yapabilseydim. Büyük panik içindeydim. Kendimi savunacak şey bulamıyorum, tahliyemi istemiyorum. Kusurlarım oldu ama bunları isteyerek yapmadım.” dedi.

Emir Aras’ın eşi şirketin yönetim kurulu üyesi sanık Elif Aras ise herkesin acısını paylaştığını söyleyerek, “Herkes o gece nasıl davranabilirse öyle davrandım. Tahliyemi talep ediyorum” ifadesini kullandı.

Otelin sahibi sanık Halit Ergül de üzgün olduğunu, kendisini savunacak halde olmadığını daha sonra detaylı savunma yapmak istediğini kaydetti.

Ergül’ün eşi şirketin yönetim kurulu üyesi sanık Emine Murtezaoğlu Ergül, 6 aydır uyku uyumadığını, önceki beyanlarını tekrar ettiğini belirterek, tahliyesini istedi.

Bolu İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı sanık Bünyamin Bal, isnatları üzerine alacağı durum olmadığını savunarak, tahliye talep etti.

Diğer tutuklu sanıklar önceki beyanlarını tekrar ettiklerini belirterek tahliye, tutuksuz sanıklar ise beraat talebinde bulundu.

– Süreç

Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’ndeki Grand Kartal Otel’de 21 Ocak’ta çıkan yangında 78 kişi hayatını kaybetmiş, 133 kişi yaralanmıştı.

Bolu Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 98 sayfalık iddianamede, otel sahipleri, şirket yönetim kurulu üyeleri ve yöneticileri Halit Ergül, Emine Mürtezaoğlu Ergül, Ceyda Hacıbekiroğlu, Elif Aras, Emir Aras, Zeki Yılmaz, Ahmet Demir, Kadir Özdemir, Cemal Özer, Mehmet Salun ile Bolu Belediyesi Başkan Yardımcısı Sedat Gülener, İtfaiye Müdür Vekili Kenan Coşkun ve itfaiye eri İrfan Acar hakkında 78 kez “olası kastla öldürme” ile “olası kastla kasten yaralama” suçlarından toplam 1998’er yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Otelin teknik görevlileri Tahsin Pekcan, Hüseyin Özer ve Bayram Ütkü, mutfak personeli Reşat Bölük, Enver Öztürk ve Faysal Yaver, iş güvenliği uzmanları Kübra Demir ile Ece Kayacan, resepsiyon görevlisi Yiğithan Burak Çetin, Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilileri İbrahim Polat ile İsmail Karagöz, FQC Global Sertifikasyon Anonim Şirketi yetkilisi Ali Ağaoğlu ile çalışanı Aleyna Beşinci, LPG tesisatı bakım görevlileri Doğan Aydın ve Muharrem Şen, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sırrı Köstereli, İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı Bünyamin Bal, İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Yeliz Erdoğan ile eski İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Mehmet Özel’in de “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar hapsi talep ediliyor.

Exit mobile version