WTatil Yönetici Ortağı Cansu Varlık, Turizm Günlüğü’ne verdiği röportajda Türkiye turizminin geleceğini şekillendirecek üç temel unsuru “güven, kalite ve dijitalleşme” olarak tanımladı. Pandemi sonrası değişen turist beklentileri, sürdürülebilir büyüme ve teknoloji yatırımlarının sektörün rekabet gücünü artırmada kritik rol oynadığını vurguladı.
Türkiye turizmi pandemi sonrası dönemde yeni bir dönüşüm sürecinden geçerken, sektörün önde gelen isimlerinden WTatil Yönetici Ortağı Cansu Varlık, değişen trendler ve geleceğe yönelik stratejileri Turizm Günlüğü’ne anlattı. Varlık, yalnızca uygun fiyatlı tur paketlerinin değil, deneyim odaklı, kişiselleştirilmiş ve katma değerli hizmetlerin öne çıktığını belirterek, “Sektörümüzün küresel ölçekte daha güçlü olabilmesi için güven, kalite ve dijitalleşme vazgeçilmez unsurlar” dedi.
“Pandemi Sonrası Gerçekçi Hedeflerle Büyüme”
Turizm sektörünün mevcut durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Son yıllarda sektörde sizi en çok etkileyen değişimler neler oldu?
Pandemi sonrası yurtdışı turlara ilk başlayan firmalardan biri bizdik; hatta grup turlarında öncüler arasında yer aldık. Bugün ise B2B anlamında ülkemizin en büyük iki tur operatöründen biriyiz. Gerek cirolarımız gerek pax sayılarımız sektörün malumudur. Pandemi sonrası “intikam turizmi” olarak adlandırdığımız yoğun talebin 2025 yılında azalacağını öngörmüştük. Herkesin “uçacak, kaçacak, rekorlar kıracak” diye baktığı bu yılda biz, gerçekçi hedeflerimiz doğrultusunda ilerledik ve satışlarımızdan gayet memnunuz.
Bu dönemde, yüksek sayıların ve ciroların cazibesiyle birçok yeni B2B firmanın sektöre girdiğini gördük. Ancak burada önemli olan, sürdürülebilir büyüme ve kriz dönemlerinde dahi istikrarlı bir şekilde yoluna devam edebilmektir. Artık yalnızca uygun fiyat değil, deneyim odaklı, kişiselleştirilmiş ve katma değerli turlar ön planda. WTatil olarak Balkanlar, Dubai, Mısır ve Uzakdoğu’da sunduğumuz programlar, bu yeni trendin güçlü örnekleri arasında yer alıyor.
Ayrıca %100 iştirakimiz olan yazılım firmamız ve rezervasyon sistemimizi bu vizyon doğrultusunda geliştiriyor ve büyütüyoruz. Misafirlerimizin istekleri ve satın alma alışkanlıklarına göre ürünlerimizi şekillendiriyor, tek bir entegrasyon ile yüzlerce acentemize kolayca ulaştırabiliyoruz. Son yıllarda beni en çok etkileyen değişim, rezervasyon süreçlerinin tamamen dijitalleşmesi ve misafirlerin satın alma kararlarında sosyal medya ile çevrim içi yorumların belirleyici hale gelmesi oldu.
“TÜRSAB’a Dair Dengeli Bir Bakış”
TÜRSAB’ın sektördeki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Size sağladığı desteklerden memnun musunuz?
Bu konuda biz biraz farklı bir noktadayız. Şirket olarak bugüne kadar hiçbir zaman taraf olma arzusunda olmadık; her zaman yapıcı bir duruş sergileyip ortada durmayı tercih ettik. Bugün TÜRSAB’ı eleştirmek herkesin kolayına geliyor. “O olmadı, bu olmadı” demek, oturduğumuz yerden ahkâm kesmek kolay; ancak kalkıp elimizi taşın altına koymak konusunda aynı istek her zaman gösterilmiyor.
Biz WTatil olarak istediğimiz zaman TÜRSAB yöneticilerimize ve başkanımıza ulaşabiliyor, dertlerimizi doğrudan iletebiliyoruz. Elbette TÜRSAB çok daha başarılı olabilir; ancak tarafsız kalma ilkesini de unutmamak gerekir. 15 bin acente, çoğu zaman kendi menfaati için taleplerde bulunuyor; bu talepler karşılanmadığında ise mevcut yönetime yükleniyor.
Bu meslek kuruluşu hepimizin; karalayarak ya da yıpratarak bir yere varamayız. Biz bugüne kadar bir destek ya da talepte bulunmadık, ancak bulunduğumuz takdirde ellerinden geleni yapacaklarına inancımız tam. Temsil konusunda adaletli davranmaları, bizim için en önemli kriterdir.
“Bölgesel Uçuşlar Stratejik Bir Konu Olmalı”
Turizm Bakanlığı’nın sektörü destekleme politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Hangi politikalar sizin işinizi doğrudan etkiliyor?
Turizm Bakanımızın sektörün içinden, hatta bu işi en iyi bilenlerden biri olması bizim için büyük bir şans. Turizm Bakanlığı’nın destinasyon tanıtımlarına verdiği destek, özellikle inbound turizmde çok değerli. Ancak biz, B2B odaklı ve ağırlıklı olarak yurtdışı turlara yoğunlaşan bir şirket olarak, outbound tarafındaki ihtiyaçların da göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.
Özellikle uçuş ağının az veya hiç olmadığı destinasyonlardan planlanan uçuşlara destek verilmesi konusunda beklentimiz var. Bu yıl Diyarbakır, Adana ve Ankara’dan Makedonya’nın başkenti Üsküp’e düzenlediğimiz uçuşlar ve elde ettiğimiz başarı, Bakanlık düzeyinde örnek teşkil etmeli ve stratejik bir konu hâline gelmelidir. Sadece büyük şehirlerden değil, Anadolu’nun farklı noktalarından da yurtdışı turlara ciddi talep oluşuyor.
Bakanlığın, sürdürülebilir turizm hedefleriyle birlikte bu tür bölgesel uçuşları ve yeni destinasyonları desteklemesi, sektörün hem çeşitlenmesini hem de büyümesini hızlandıracaktır.
“Gençlerin Enerjisi ve Dijital Yetkinliği Sektöre Güç Katıyor”
Turizm sektöründe çalışan veya girişimci olan gençlerin sektöre ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Gençler sektörü cazip buluyor mu?
Gençlerin turizm sektörüne ilgisi hâlâ yüksek, ancak uzun vadeli kariyer planı ve istihdamın sürekliliği konusunda bazı çekinceleri var. Biz WTatil olarak gençlerin sektöre taze bir bakış açısı, yüksek enerji ve dijital dünyaya hâkimiyet getirdiğini düşünüyoruz. Bu nedenle ekibimizde genç profesyonellere ciddi sorumluluklar veriyoruz.
Sektörün belki de yaş ortalaması en düşük şirketiyiz. İstanbul merkez ofisimizde 100’den fazla çalışanımız olmasına rağmen, 40 yaş üzeri çalışanlarımız bir elin parmaklarını geçmez. Özellikle pazarlama, sosyal medya yönetimi, satış operasyonları ve yazılım geliştirme gibi alanlarda genç ekip arkadaşlarımızın yaratıcılığı ve teknolojiye adaptasyonu, şirketimizin büyümesinde önemli rol oynuyor.
Onların beklentilerini anlayarak hem eğitim hem de kariyer gelişim fırsatları sunmamız, sektörü onlar için daha cazip hâle getiriyor. Sektörün geleceği için gençlerin yalnızca çalışan olarak değil, girişimci olarak da desteklenmesi şart. Yeni fikirler, dijital çözümler ve inovatif turizm ürünleri, gençlerin vizyonuyla daha hızlı hayata geçiyor.
“Dijitalleşme ile Hızlanan ve Güçlenen İş Modeli”
Dijitalleşme ve teknoloji, seyahat acentası iş modelinizi nasıl etkiledi? Yeni trendlere adaptasyon süreciniz nasıl ilerliyor?
Dijitalleşme, iş modelimizi kökten değiştirdi. %100 iştirakimiz olan yazılım firmamız Reserwation, bugün yüzlerce acentemizin anlık fiyat ve kontenjan sorgulamasına, tek bir entegrasyonla rezervasyon yapabilmesine imkân tanıyor. Bu altyapı sayesinde satış süreçlerimiz hızlandı, hata payı minimuma indi ve operasyonel verimlilik ciddi şekilde arttı.
Biz teknolojiyi yalnızca operasyonel kolaylık olarak değil, aynı zamanda misafir deneyimini geliştiren bir araç olarak görüyoruz. Misafirlerimizin satın alma alışkanlıklarını analiz ederek ürünlerimizi buna göre şekillendiriyor, kişiselleştirilmiş tekliflerle satış dönüşüm oranlarımızı yükseltiyoruz.
Ayrıca “Wizzy” adını verdiğimiz yapay zeka asistanımızla hem acentelerimize hem de misafirlerimize 7/24 hızlı cevap verebilen bir sistem kurduk. Böylece hem Türkiye’de hem de yurt dışı ofislerimizde dijitalleşmenin getirdiği hız ve esnekliği en üst düzeyde kullanıyoruz. 2026 itibarıyla belki de bu tarz röportajları Wizzy ile yapabileceksiniz. Wizzy, şirketimizin en önemli çalışanlarından biri oldu diyebilirim.
Yeni trendlere adaptasyon sürecimiz, teknolojiyi sürekli geliştirme ve global ölçekte rekabet edebilecek seviyede dijital çözümler üretme hedefimizle kesintisiz olarak devam ediyor. Kendi yazılım şirketimizin olması sebebiyle bu konuda en şanslı şirketlerden biri olduğumuzu düşünüyoruz.
“Gastronomi, Kültür ve Deneyim Turlarına Yatırım Şart”
Türkiye turizminin küresel ölçekte daha rekabetçi olabilmesi için öncelikli olarak hangi adımların atılması gerektiğini düşünüyorsunuz?
Türkiye turizminin dünya çapında çok daha güçlü bir konuma gelebilmesi için öncelikle dijital pazarlama ve markalaşma yatırımlarına ağırlık verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ülkemizin turizm markasını global ölçekte güçlendirecek, hedef odaklı ve kreatif tanıtım çalışmaları yapılmalı. Sadece deniz–güneş–kum vizyonundan kurtulmalı; turizmin, her yıl Antalya’ya gelen turist sayısından ibaret olmadığını kabul etmeliyiz. Premium otel segmentimizi geliştirmeli, gastronomi, kültür, spor ve deneyim turlarına daha fazla yatırım yapmalıyız.
Özellikle yakın coğrafyadan büyük takımlarımızın maçlarına yoğun ilgi var. İngiltere’de olduğu gibi maç + deneyim turlarında kulüplerin de kontenjan ayırmasını sağlamalıyız; ancak bunun öncesinde Passolig konusunun çözülmesi şart. Ege kıyılarındaki küçük köyler ve yerel restoranlar desteklenmeli; Yunanistan’ın salaş yemek ve deniz turizmi konseptini ülkemize çekerek büyük bir fark yaratabiliriz.
En önemlisi ise sektörümüzü ve turistlerimizi “taksici, maganda, mekân sahipleri” gibi olumsuz imaj yaratan kişi ve davranışlardan korumalıyız. Güven, kalite ve misafirperverlik, Türkiye turizminin temel değerleri olmalı.
“TÜRSAB Seçimlerinde Temsil ve Denge Arayışı”
Yaklaşan TÜRSAB seçimleri öncesinde görüşleriniz nelerdir? Seçim süreçlerinde genellikle 60 yaş civarındaki sektör profesyonellerinin öne çıktığı görülüyor. Bu ortamdan memnun musunuz, yoksa farklı bir temsil dengesi mi görmek istiyorsunuz?
Bizim için seçim süreçlerinde taraf olmak hiçbir zaman öncelikli olmadı; her zaman yapıcı, dengeli ve sektörün ortak menfaatlerini gözeten bir duruş sergilemeyi tercih ettik. TÜRSAB’da tecrübe çok değerli olsa da, sektörün dinamiklerini bilen, dijitalleşmeye hâkim, genç ve vizyoner isimlerin de yönetime daha fazla katılması gerektiğini düşünüyoruz.
Biz outgoing sektöründen birinin yeni gelecek yönetimde olmasını isteriz. Tabii bu kişinin sektör tarafından kabul edilmiş, kendi menfaatine değil, sektörün menfaatine çalışacak biri olması şart. Bu sayede outgoing acentelerinin temsil hakkı da sağlanmış olacaktır. Temsil konusunda adaletin sağlanması bizim için en önemli kriterdir. Sektörün geleceğini şekillendirecek kararların, farklı yaş gruplarından, farklı tecrübe seviyelerinden ve farklı iş modellerinden gelen temsilcilerle alınması, hem birlik ruhunu güçlendirir hem de daha kapsayıcı bir yönetim sağlar.