“Oya Pardak ile Kaçış” Fethiye’de

Last Updated on 30 Mayıs 2017 by Yaşar Çelik

Oya Pardak ile Kaçış bu hafta Fethiye’ydi. Güneşe yüzümüzü çevirdik. Bu kez rotamız Akdeniz’in güneybatısında Fethiye’deydi. Cennet ülkemizde Fethiye, doğanın mucizeleriyle bizi kucaklıyor. Gezmek, görmek, keşfetmek isteyenler için Fethiye çok doğru bir adres. Akdeniz’in güneşli yüzü, temiz, huzurlu bir doğa harikası.

Fethiye’de nereye giderseniz gidin kafanızı ne yana çevirirseniz çevirin her yerde müthiş manzaralar ve sürprizlerle karşılaşmanız olası. Hele Ölüdeniz… Tam anlamıyla cennetin adresi. İncecik kumu, turkuaz rengi denizi ile Ölüdeniz büyüleyici doğanın en güzel örneklerinden biri…

Adının aksine Ölüdeniz’den yaşam fışkırıyor.

Seyahat tutkunlarının hayallerini süsleyen Ölüdeniz’e gökyüzünden baktığınız an masmavi bir boyuta taşındığınızı hissediyorsunuz. Harika plajları, saydam masmavi suları, akıl almaz gün batımları ile doğanın için mavi ve yeşilin buluştuğu bir mabet olan Ölüdeniz kendinizi cennette hissetmenizi sağlıyor. Burası balayı için ideal bir tatil yeri olarak nam salsada ailecek çıkılacak seyahatler için de ideal bir seçenek. Sahil şeridine dizilmiş evleri, küçük otelleri, restoranları, barları ile Fethiye tüm yıl boyunca ziyaret edilebilir. Hele Kelebekler Vadisi. Binlerce endemik bitki türlerinin zenginliği ile burası dünyadan soyutlanmış mükemmel bir yer…

Güneşin ısıttığı masmavi denizi, yemyeşil doğası Fethiye’nin en önemli özelliği gündüz yavaş akan stressiz kumsalı, akşamı ise müthiş eğlencesi. Yürüyüş için ise yeşilin tüm tonlarını bir arada görebileceğiniz doğanın tüm nimetlerinden yararlanmanız mümkün. Fethiye adrenalin tutkunları için ayrıca çok özel bir adres.

Fethiye’ye gittiyseniz ve heyecanı seviyorsanız; dünyanın en önemli yamaç paraşütü merkezlerinden biri olan bu bölgede, gökyüzünde uçma deneyimini yaşamadan dönmeyin deriz. Gökyüzünde bulutlarla dans etmenin keyfini yaşayanlar için burası adeta bir tutku. Deneyimli pilotların eşliğinde Ölüdeniz’in büyüleyici manzarasının üzerinde uçmak nasıl da muhteşem bir duygudur… Kimsenin ayak basmadığı bölgeleri uçarak keşfetmek, gökyüzünün kucağına kaçmak…


Bu muhteşem deniz kıyısından biraz daha yükseklere çıkıp adrenalinin başladığına noktaya zirveye çıkmaya ne dersiniz . Babadağ’a …

Yamaç paraşütü yapmayacaksınız bile eğer Fethiye’ye geldi iseniz mutlaka Babadağ’a çıkmalısınız. Eşsiz gün batımı manzarasını dünyanın hiçbir yerinde bu kadar büyüleyici bir şekilde izleyemezsiniz. Babadağ’da 1700 metre yükseklikte muhteşem bir manzarada unutamayacağınız bir romantiklikte yemek keyfini de yaşayabilirsiniz. Bu arada Babadağ’a bir teleferik projesi için de kollar sıvandı.

1700 metre yükseklikten, bulutları üzerinde Ölüdeniz’i izlemek…

Zirveyi yaşamak. Burası sizi kendinizi bir masalda hissettiriyor adeta. Gökyüzünün pembelerle, turuncularla boyandığı eşsiz gün batımı manzarası sizi bambaşka bir dünyaya götürüyor. Öyle ki sanki bulutların üzerinde doğanın kucağında bir rüyadasınız sanki… Babadağ’dan gökyüzünün mavisinden Ölüdeniz’in mavisine ulaşmak tam bir mutluluk anı….

Kayaköy … Yalnızlığın şehri…

5 binlik yıllık tarihe sahip Fethiye’nin hikayesi en ilginç beldesi… Fethiye’ye geldiyseniz Kayaköy’ü ve hüzünlü hikayesine kendiniz tanıklık etmeden buradan ayrılmamalısınız. Fethiye ve Ölüdeniz arasında terk edilmiş bir Rum köyü olan Kayaköy, mimari yapısı, dar sokakları, kiliseleri ve doğasıyla etkileyici bir atmosfere sahip. Çevresi çam ormanlarıyla kaplı dünyanın önemli kent kalıntıları ve ören yerleri bulunan köyde bir yalnızlık ve sessizlik hakim.

Likya uygarlığının gözbebeği Kayaköy şimdilerde adeta sadece tarihi kalıntılara evsahipliği yapıyor. Ölüdeniz’e 7 km uzaklıktaki küçük bir yerleşim yeri olan Kayaköy’de Rumlar ve Türkler uzun yıllar bir arada yaşamış. 1923 yılında Türk- Yunan nüfus mübadelesi sonrası terk edilen köy artık tam anlamıyla bir bir açıkhava müzesi.

Mübadele öncesinde 25 bin kişinin yaşadığı bu köyde şimdilerde özel restoran ve butik otel çalışanları ve gelen misafirler dışında sakinliğin kol gezdiği bir antik kent. Taş yunan evleri birbirinin güneşini kesmeyecek şekilde dizayn edilse de bomboş bir şekilde her sabah güneşi selamlıyor. Köy içinde Taksiyarhis ve Panayia Kiliseleri burayı ziyarete gelenlerin büyük ilgisini çekiyor.

Likya yolunun üzerinde bulunan köy UNESCO tarafından “Barış ve Kardeşlik” köyü olarak adlandırılırken aslında öykü tam tersi yurtlarından zorla ayrılmak zorunda kalmış binlerce insanın hayatının hüzünlü izlerini taşıyor. Hiçbir evin penceresi, kapısı yok ama sanki taş binalar yaşanan zorluğu sırtlamış bir şekilde hala dimdik ayakta.

O dönemde bağcılık ve sanatla hayatlarını sürdüren Rumlardan sonra Kayaköy’e gelen Türkler burayı vatan topraklarını sahiplenmiş… Zamanın durduğu Kayaköy’de şimdilerde tarihin acılarının üzerine yeni hayatlar yeşermiş. Günümüzde pek çoğu harap halde de olsa 3500 kadar konut, 2 kilise, 9 şapel, okullar, hastane,kütüphane ve sanat atölyeleri bulunan Kayaköy artık hayali bir kent gibi… Mübadele döneminde Rumlar tarafından terk edilen köye daha sonra yerleştirilen Trakyalılar bölgeye uyum sağlayamamış. Önce Rumlar sonra Trakyalılar tarafından terk edilen köy uzun yıllar sessizliğe bürünmüş.

Şimdilerde ise buranın kendi dokusunu sevenler burayı benimsemiş hatta Kayaköy’lü olmuş. İşte bu hafta büyükşehir’i terk ederek doğaya kaçan kendine yeni bir hayat kuran iç mimar Hilal Chouman’ın öyküsünü sizlerle paylaşacağız.

BU HAFTANIN BÜYÜKŞEHİRDEN KAÇIŞ ÖYKÜSÜ

Kayaköy’de kendine yeni bir dünya kurarak iç mimarlık yerine ruhunu dinlendirdiği sanatını geliştiren Hilal Chouman yarattığı küçük mekanında büyük dünyasını bizlerle paylaştı.

Atık malzemelerle Kayaköy’ün, tarihi binaların, doğanın maketlerini yapan iç mimar buraya kaçarak hem kendi dünyasını sadeleştirmiş hem de Kayaköy’ün tanıtımı için çaba harcamaya başlamış. Geçmişi milattan önce 3000’lere uzanan Kayaköy’deki ev, kilise ve şapellerin plastik, cam, karton ve metal atıklarla maketlerini yapan Hilal Chouman adeta buranın simgesi haline gelmiş. Çok sevdiği sanatını Kayaköy gibi özel bir yerde geliştirmenin mutluluğunu yaşadığını anlatan iç mimar büyükşehirden buraya kaçmanın en doğru karar olduğunu belirtiyor.

Ölüdeniz’in güzelliklerinden, Babadağ’ın zirvesine oradan da Kayaköy’ün ıssız sokaklarında tarihsel bir yolcuğa çıktık Fethiye’de. Muhteşem doğa harikalarına evsahipliği yapan Fethiye’de apayrı tatil seçeneklerini yaşamak mümkün. Romantik, büyülü ve mavi ve yeşilin buluşma noktasında bir seyahat için Fethiye’de doğru bir rota. Yoksa siz hala kaçmadınız mı? Yeryüzünün güzelliklerini aslında kendimizi keşfetmek gerek… Hayat bir yolculuk ise madem hemen yola çıkmalı…

Oya Pardak ile Kaçış bu hafta Fethiye’ydi.