
Last Updated on 21 Ağustos 2025 by Turizm Günlüğü
Bir süre önce, bir moda markasının uygulamasında karşıma çıkan bir heykel görseli, bugün beni Roma’nın kalbine, Ponte Sant’Angelo Köprüsü’ne götürdü.
Seyahat, kimileri için yeni yerler görmek olsa da benim için sanat, tarih ve estetiğe açılan bir kapı demek. Yolculuklarımı anlamlı kılan en güzel şey ise ruhumu ve gözlerimi besleyen bu büyüleyici eserlerle karşılaşmak.
Bir barok mimari yapı,
Korint düzenindeki bir sütun
Ya da dramatik detaylarıyla ruha dokunan bir heykel…
Her biri, geçmişin izlerini taşıyan sessiz tanıklar.
Sanatın ne zaman ve nerede, nasıl şekilde karşımıza çıkacağını asla bilemeyiz, ama eğer içinizde ona kulak verecek bir merak varsa, size daima yeni rotaların göstericisi olabilir. Şimdi birlikte sanat, tarih ve inanç dolu bir yolculuğa doğru!
Okuma Önerisi: Türkiye’de Mimari Turizm Mümkün Mü? Dünyada İlgi Çeken 7 Fütüristik Yapı
Roma’nın Kalbinde Bir Melekler Geçidi: Ponte Sant’Angelo

Roma’nın en ünlü ve en eski köprülerinden biri olan Ponte Sant’Angelo, M.S. 134-136 yıllarında Roma İmparatoru Hadrian tarafından Gian Lorenzo Bernini ve Decriannus’a inşa ettirilmiş. Tiber Nehri üzerine kurulan bu zarif yapı, hem şehri hem de zamana meydan okuyan Castel Sant’Angelo’nun (Hadrian Mozolesi) önünde uzanıyor.
Zamanla köprü, yalnızca bir geçiş yolu değil, sanatın ve inancın buluşma noktası hâline gelmiş. Ancak Orta Çağ’da idam cezalarının sergilendiği alan olarak kullanılan köprü, Tiber kıyısındaki meydanda idam edilen suçluların cesetlerinin ibret olması için burada asılması nedeniyle karanlık bir şöhretin de taşıyıcısı olmuş.
17. yüzyılda Papa Clement IX’un emriyle, dönemin en büyük Barok sanatçısı Heykeltraş ve Mimar Gian Lorenzo Bernini tarafından tasarlanan, ancak öğrencileri tarafından tamamlanan 10 melek heykeli, köprünün iki yanında karşılıklı konumlanıyor. Her melek, çarmıhın farklı bir sembolünü taşıyarak hem hüzünlü hem de görkemli bir anlatı kuruyor.
Heykeller, sadece mermerden yontulmuş figürler değil; aynı zamanda duygularla örülmüş birer şiir gibi. Birini izlerken acıyı, bir diğerinde merhameti hissediyorsunuz. İşte bu nedenle, bu köprü yalnızca gözlere hitap eden bir estetik manzara sunmuyor, üzerinde yürüyenlerin kalbine dokunan bir duygu yolculuğu da yaşatıyor.
Bir gün gerçekten burayı görebilme ümidiyle köprünün üzerinde yer alan 10 melek heykelinin hikayesiyle tanıştırıyorum şimdi sizi:
Meleklerin Hikayesi: 10 Melek ve Sembolleri
Her melek, Hz. İsa’nın çilesiyle ilişkili bir sembol taşıyor: çiviler, dikenli taç, çarmıh, mızrak, sünger, yazıt gibi. Bernini yalnızca iki meleği (Dikenli Taç ve Yazıt) bizzat yapmış ve bunlar o kadar kıymetli bulunmuş ki, köprüye konmak yerine Vatikan’daki Sant’Andrea delle Fratte kilisesine yerleştirilmiş. Ayrıca köprünün uçlarında, gelenleri karşılayan Aziz Petrus (St. Peter) ve Aziz Pavlus (St. Paul) heykelleri de yer alır.
Çarmıhı Taşıyan Melek

Ercole Ferrata tarafından yapılan bu heykel, İsa’nın Kudüs’te taşıdığı çarmıhı betimler. Üzerindeki yazı: “Egemenlik onun omuzlarındadır.” Bu ifade, yükün aynı zamanda bir krallık, fedakârlık ve kurtuluş simgesi olduğunu hatırlatır.
Çarmıhın Yazıtını (Yazıyı) Taşıyan Melek

Giulio Cartari’ye emanet edilen bu heykel, Bernini’nin tasarımının bir kopyasıdır. Çarmıhta İsa’nın başı üzerine çivilenen yazıyı taşır: “Iesus Nazarenus Rex Iudaeorum / Nasıralı İsa, Yahudilerin Kralı.” Meleğin kaidesinde ise şu söz okunur: “Tanrı ağaçtan hüküm sürdü.”
Dikenli Tacı Taşıyan Melek

İsa’nın başına yerleştirilen dikenli taç, bu heykelde yeniden hayat bulur. Pablo Naldini tarafından yontulan, Bernini tarafından son dokunuşları yapılan bu eser, acının, alçaltılmanın ve kutsal fedakârlığın simgesidir. Üzerindeki yazı: “Diken bana takıldı.”
Çivileri Taşıyan Melek

Çarmıha gerilmede kullanılan çiviler, bu meleğin ellerindedir. Sağ elinde bir çiviyi uzatırken, sol elinde ikisini daha tutar. Heykelin ince yüz hatları ve orantısız vücut yapısı dikkat çeker. Kaidesindeki söz: “Delip geçtikleri bana bakacaklar.” İsa’nın çarmıhtaki fiziksel acısını simgeler.
Mızrağı Taşıyan Melek

Romalı asker Longinus’un İsa’nın göğsünü delmek için kullandığı mızrağı taşır. Ölümün kesinliğini ve aynı zamanda kurtuluşu sembolize eder.
Süngeri Taşıyan Melek

Sirke emdirilmiş süngeri taşıyan bu heykel, acı, aşağılanma ve aynı zamanda sabrı temsil eder.
Kırbaçları (Kamçıyı) Taşıyan Melek

İsa’nın sütuna bağlıyken Romalı askerler tarafından işkence için kullanılan kırbaç, bu meleğin ellerindedir. Lazzaro Morelli’nin ustalığıyla şekillenen heykel, sabrın ve dayanıklılığın sembolüdür. Kaidesindeki yazı ise çarpıcıdır: “Ben kırbaca hazırım.”
Elbise ve Zarı Taşıyan Melek

Paolo Naldini’nin yonttuğu bu heykel, İsa’nın dikişsiz cübbesi için askerlerin zar atmasını simgeler. Melek, zarları ince bir kumaş parçası üzerinde taşırken, yazıtta şu cümle yer alır: “Giysilerim için kura çektiler.” Bu sahne, dünyevi hırs ve kutsal acının çarpıcı karşıtlığını yansıtır. Kader ve insanlık arasında paylaşılamayan değerleri sembolize eder.
Sütunu (Column) Taşıyan Melek

Bu melek, İsa’nın kırbaçlanırken zincirlendiği sütunu elinde taşır. Çilenin başlangıcının sembolü olan bu eser, aynı zamanda şu anlamlı cümleyle tamamlanır: “Tahtım bir sütun üzerindedir.”
Veronica’nın Peçesini Taşıyan Melek (Sudarium)

Bu melek, İsa’nın yüzündeki kan ve teri silmek için kullanılan ve üzerinde onun yüzünün izi kalan kutsal mendili (Veronica’nın peçesi) taşır. Merhameti, şefkati ve imanla temizlenmeyi sembolize eder. Kaidesindeki söz, izleyiciyi derin bir düşünceye davet eder: “Mesih’inizin yüzüne bakın.” Bu kaide, 1870 yılında Vatikan’ın savunulması sırasında atılan bir gülleyle zarar görmüştür.
Ziyaret Bilgileri

Roma’daki en estetik ve en iyi korunmuş köprülerden biri olmasının yanı sıra, gece ışıklandırması ve heykelleriyle adeta açık hava müzesi deneyimi sunan köprüyü ziyaret etmek için en uygun zaman: Sabah saatleri veya gün batımı, özellikle fotoğraf çekmek için ideal.
Yakında gezilecek yerler: Castel Sant’Angelo, Aziz Petrus Bazilikası, Piazza Navona, Campo de’ Fiori.
Günümüzde Kullanımı: Köprü, günümüzde sadece yayalara açıktır ve Roma’nın en çok ziyaret edilen turistik alanlarından biridir.
İsim Değişimi ve Efsanevi Olay: Köprünün bugünkü ismi, yani Sant’Angelo (Kutsal Melek), 590 yılında Papa I. Gregorius zamanında yaşandığına inanılan bir olaya dayanır. Veba salgını Roma’yı kasıp kavururken Papa, halkla birlikte dua etmek için bir alay düzenler. Alay, Hadrian Mozolesi’nin yanına geldiğinde Papa, tepenin üstünde bir meleğin (başmelek Mikail’in) kılıcını kınına soktuğunu görür. Bu olay vebanın sona erdiği an olarak kabul edilir ve hem kale hem de köprüye “Sant’Angelo” adı verilir.