Last Updated on 8 Ekim 2022 by Yaşar Çelik
1 ekim itibariyle, başkentte yaşadığımızı hissettiren bir atmosfer hissediliyor şehrimiz Ankara’da! Kültür Festivalleri ülke kapsamında pek çok kentte tüm hızıyla devam ederken, binlerce yıllık geçmişin izinde oluşmuş zengin kültürel mirasıyla, çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapmış bir başkent olan Ankara, 1 – 23 Ekim tarihleri arasında, bu yıl ikincisi düzenlenecek Başkent Kültür Yolu Festivali’ne ev sahipliği yapıyor. Başkent Kültür Festivali
Her Güne Ayrı Bir Rota
Benim için festivalin ilk durağı elbette ki Kale Mahallesi oldu. Restorasyon öncesindeki çehresi her seferinde biraz üzse de, bana göre her haliyle insanı büyüleyen Ankara Kalesi ve çevresini epeydir ziyaret edememiştim, festival bahanesi ile yeniden birbirimize kavuşmuş olduk.
Kale Mahallesinde Yeni Bir Nefes: Kelime Müzesi
Ulus meydanından bölgenin havasını soluya soluya kaleye doğru tırmanmanızı ve ilk molayı Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde vermenizi tavsiye ederim. Müze içerisinde festival dahilinde programlar devam ederken, Gladyatörler Sergisi de devam ediyor. Müzeyi defalarca gezmiş biri olarak fazla oyalanmadan heyecanla beklediğim Kelime Müzesi’ne doğru yol almayı tercih ettim ben. Dile kendini adamış, hikayeleri ve kelime oyunları ile her daim gülümseten sevgili Şermin Yaşar’ın bin bir emekle Dil Bayramı’nda açılışını yaptığı Kelime Müzesi, daha ilk haftadan 2000 ziyaretçi ağırlamış. Her katta sizi küçük küçük alt başlıklarla bilgiye doyuran, güler yüzlü müze görevlileri, belli ki en az Şermin Hanım kadar heyecanla bu işe kucak açmışlar. Çok hacimli bir yapı olmamasına rağmen müzeyi sindire sindire gezmem benim 1.5 saatimi aldı ve ayrılırken olası etkinliklerde yeniden buluşma isteği ile veda ettim kelimelere…
Ustaya Bir Kez Daha Saygı ile Eğilelim: Ara Güler Aphrodisias
Kelime Müzesi’nden kafamda binlerce kelime oyunu ile kaleye doğru tırmanırken, bir sonraki durağım, mimarisi ile gönlümde taht kuran Erim Tan Müzesi idi. Müze her daim büyüleyici; ancak 28 Ekim’e kadar devam edecek olan usta Ara Güler’in Aphrodisias’ı ile şimdilerde daha etkileyici olduğu tartışma götürmez bir gerçek! Dünyaya yayılmış bu tarihi hikayeyi birçoğumuz bilsek de o kareleri görmeden aslında tam da anlamlandıramadığımı fark ettim ben kendi nezdimde… Kareler ile hikayeyi sindirmek ve kısa bir yorgunluk molası vermek için müzenin kafesinde, Ankara’ya karşı bir kahve içmek ise paha biçilemez oldu. Dönüş yoluna geçmeden, görmeyenler için Rahmi Koç Müzesi ve kalenin tarih kokan sokaklarında kısa bir yürüyüşü de tavsiye ederim; ama ben bu sefer seçimimi kısa bir Hacı Bayram turu ve ardından ücretsiz pek çok sergi ile sanatseverleri buluşturan Ulus Meydan’daki İş Bankası İktisadi Bağımsızlık Müzesi’nden yana yaptım.
Cso Ada Havası Solumadan Festival Olmaz!
Festival elbette ki sadece müzelerden ve sergilerden ibaret değil! Neredeyse bir aylık bu süreçte, şehrin pek çok yerinde ücretli ve ücretsiz konserler ile kulaklarımız da bayram edecek. Ben açılışını yıllardır merakla beklediğimiz CSO Ada’daki Gala Konseri ile kendimi ödüllendirdim. Ülkemize opera sanatını sevdiren isimlerden Tenor Murat Karahan ve dünyaca ünlü Soprano Kristine Opolois’e Ankara Devlet Opera ve Balesi ve Şef Raoul Grüneis’in eşlik ettiği konserin etkisinden hala çıkamadığını itiraf etmek isterim.
Ankara Gri Diyenlere İnat
Başkenti her daim gri bulanlara inat, ekim ayı boyunca ekstra renklenen şehrimizdeki diğer tüm etkinlikler için Başkent Kültür Yolu Festivali Instagram hesabını takip etmenizi öneririm. Daha nicelerinde buluşmak dileği ile…