Last Updated on 25 Nisan 2023 by Turizm Günlüğü
Cinquecento kiralar her yeri gezeriz diyorduk ki… Trenle Roma’dan Como’ya İtalya, Roma, Como Gölü gezi rehberi… İtalya seyahatimizden önce araç kiralamanın daha konforlu olacağını düşündük ancak son dakikaya kadar bir şeyler bizi online araç kiralamadan alıkoydu. Nasılsa havalimanında buluruz dedik, Roma’ya vardığımızda hiçbir yerde kiralık araç bulamadık çünkü yüksek sezon da tüm arabalar kapılmıştı, trene binmeyiz dedik ve “trendeyiz”. İtalya Roma Como Gölü gezi rehberi
Ama zaten Roma’da araç kiralamak ve kullanmakta çok mantıklı değilmiş, biz bir günde Roma’yı gezeceğimizden aslında iyi ki de kiralamadık dedik, Neden mi?
Trafik sıkışıklığı: Roma, sıkışık ve kalabalık bir şehir olduğundan trafik her saat yoğun. Bu nedenle, sıkışık trafik saatlerinde seyahat etmek gezinizi çok hale getirmeyebilir.
Dar yollar: Roma’daki birçok yol dar ve kıvrımlıdır, bu nedenle araba kullanırken normalden daha dikkatli olmanız gerekecektir.
Tarihi bölge: Roma’daki tarihi merkez, birçok dar sokak ve yaya yolları içermektedir. Bu bölgede araba kullanmak zordur ve bazı sokaklara arabayla girmek yasaktır.
Park yeri bulmak zor: Roma’da park yeri bulmak zordur ve çoğu zaman ücretlidir. Ayrıca, birçok sokakta sınırlı park yeri vardır ve bu sınırlı park yerleri için ayrılmış olan özel izinlere sahip olmanız gerekebilir.
Eğer Roma’da araba kullanmak isterseniz, trafik kurallarına ve yasalara uymanız gerekir. Ayrıca, Roma’nın tarihi merkezinde arabayla dolaşırken dikkatli olmanız ve park yeri bulmak için önceden araştırma yapmanız önerilir. Alternatif olarak, Roma’da toplu taşıma araçlarını kullanmak, bisiklet kiralamak veya yürümek, daha iyi bir seçenek olabilir.
Roma’da ulaşım oldukça gelişmiş ve şehir merkezine ulaşmak için farklı seçenekler var. Leonardo da Vinci Havalimanı’ndan şehir merkezine tren, otobüs ve taksi seçenekleri ile ulaşım sağlayabilirsiniz. Ciampino Havalimanı’ndan ise otobüs veya taksi ile şehir merkezine ulaşım sağlayabiliyorsunuz.
ROMA
Roma gezdikçe gezilesi gelen bir yer. Tarihi güzellikleri ile günümüz şehir hayatının muhteşem bir kombinasyonu, pizzalar makarnalar, İtalya’nın o enfes kahveleri, kruvasanları, aslında mekanın tarihi güzellikleri ile buluşunca anlam kazanıyor. Yoksa sadece bir pizza makarna için bir ülke gezilecekse onun da en güzeli Türkiye’dedir diye düşünüyorum.
Roma’da Gezilecek yerlerden kısaca bahsedelim;
Kolezyum: Roma’nın en ikonik yapılarından biri olan Kolezyum, MS 80 yılında inşa edilmiş ve gladyatör oyunları ve diğer etkinlikler için kullanılmıştır.
Pantheon: MÖ 27 yılında yapılmış olan Pantheon, Roma’daki en eski ve en iyi korunmuş antik yapılarından biri.
İspanyol Merdivenleri: Barok mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan İspanyol Merdivenleri, Piazza di Spagna’da yer alıyor.
Vatikan Müzeleri ve Sistin Şapeli: Dünyanın en büyük sanat koleksiyonlarından birine sahip olan Vatikan Müzeleri, ünlü Sistin Şapeli’ni de içeriyor.
Trevi Çeşmesi: 18. yüzyılda yapılmış olan Trevi Çeşmesi, Roma’nın en ünlü çeşmelerinden biridir ve ziyaretçiler tarafından dilek dilemek için sıklıkla ziyaret edilir.
Forum Romanum: Roma İmparatorluğu’nun merkezi olan Forum Romanum, antik dönemden kalma birçok önemli yapıyı içermektedir.
Panteon: İnanılmaz mimarisi ve tarihi önemi ile Roma’daki en özel yapılar arasındadır.
Castel Sant’Angelo: Tiber Nehri üzerinde yer alan Castel Sant’Angelo, eski bir mağara mezarı olarak inşa edilmiştir ve daha sonra kaleye dönüştürülmüştür.
Trastevere: Roma’nın en güzel semtlerinden biri olarak kabul edilen Trastevere, sokakları, restoranları, barları ve kafeleri ile ünlüdür.
Colle del Gianicolo: Roma’nın en yüksek tepelerinden biri olan Gianicolo, şehrin panoramik manzaraları için harika bir yerdir.
Bu yerler, Roma’da görülebilecek birçok yeri kapsamaktadır, ancak Roma’nın zengin tarihi ve kültürel mirası nedeniyle, keşfedilecek daha birçok yer vardır.
Hepsini gezdik, yani bir yere gittiğimizde turistik mekanları görmeden geri dönünce “nasıl gitmezsin” gibi bir tepki ile karşılaşacağımızdan hadi görelim hepsini dedik. Tabi heryer çok kalabalık, hayal ettiğiniz fotoğraf çekimleri var ise sabah güneş doğmadan gidebilirsiniz.
İtalya, dünyanın en popüler turistik yerlerinin başında geliyor ve yıllık olarak milyonlarca turist ağırlıyor. 2019 yılında, İtalya toplamda 94.4 milyon turist ağırladı. İtalya’nın turizm endüstrisi, ülke ekonomisinde önemli bir rol oynuyor, tabi pandemi ile bu sayı azalmıştı ki yine yükseldi. İtalya’nın turistleri genellikle Roma, Floransa, Venedik, Milano, Napoli ve Amalfi Kıyısı gibi popüler yerleri ziyaret eder (bizim yaptığımızda buydu)
Ara sokaklar ve tabiki muhteşem İtalyan kahveleri, sadece bir cafe’de oturup espresso ya da capuccino içip İtalyan’ların günlük koşturmacasını izlemek için bile gitmeye değer.
Ben kesinlikle butik otelciyim, çok tatlı butik oteller var, şehrin içinde ve tarihi koklayabileceğiniz yerler, turist olarak gittiğiniz bir konumda çok lüks, konfor ve imkan aramıyorsunuz, başınızı sokacak bir yer olsun temiz bir yatak olsun bence yeterli, zaten otelde ne kadar zaman geçiriyoruz ki?
COMO & BELLAGIO
“İki mutlu aşığın hikayesini yazacaksanız, en iyi yer Como Gölü kıyısında ki banklardır.” Franz Liszt
“Como Gölü”, İtalya’nın kuzeyinde Lombardiya bölgesinde bulunan ve İsviçre sınırına yakın bir konumda yer alan bir göl. Adını aynı zamanda yakınında bulunan Como şehrinden alıyor. Göl, İtalya’nın en büyük göllerinden biri ve yaklaşık 146 km² alan kaplar. Aynı zamanda, gölün çevresi turistler için popüler bir tatil bölgesi. Gölden ve çevresindeki şehirlerden yapılabilecek aktiviteler arasında su sporları, bisiklet turları, yürüyüş turları, şehir turları ve çevredeki tarihi yerleri ziyaret etmek gibi seçenekler yer alıyor.
Como’ya vardığımızda posta design adlı çok tatlı bir kafede yemek yedik ardından Gölün kıyısındaki çim alana uzandık manzaranın tadını çıkardık. Como küçük küçük mağazaların olduğu İtalya’nın İsviçre sınırında yer alan bir göl. Helikopterle gölü turlayabilir, teleferikle tepeden manzarayı seyredebilir, tekne ile gölde gezintiye çıkabilirsiniz.
Rotamız Bellagio, vapura bindik, kısa bir süre sonra Bellagio’dayız. Otelimiz Albergo Giardinetto Merkezi konumda bir tepenin yamacında, ufak bir otel, butik bir otel odalar temiz göl manzaralı tavsiye ederim. Ristoro Forma e Gusto adlı restoranda Gjulia birası eşliğinde Burrata, taze fesleğen ve roka, domates salatası tavsiye edilir.
Güne başladığımızda göl kenarında kahvaltı ettik, etrafımıza bisikletle motosikletli gezginler var özellikle de bebekli ve çocuklular, her zaman söylerim “bebek ve çocuk seyahat etmeye engel değil.”
Okuma önerisi: Bebekle seyahat edeceklere 21 tavsiye!
Kahvaltımızdan sonra Trenino Trusttico’ya biniyoruz. Bellagio’nun etrafında gezdiriyor, şirin evler, muhteşem villalar, tur bittiğinde İndiğiniz yerden Belasco’nun ucuna veriyorsunuz çimlere uzanıp muhteşem manzara eşliğinde piknik yapılacak bir yer piknik alanı çok olduğu için şarküteriler çok özenle hazırlanmış sandviçler yapıyorlar sokaklar taştan evlerde öyle deniz taşları var.
Verano ardından Bellagio manzara büyüleyici akşam olduğunda Babayaga adlı mekana gittik güzel İtalyan yemekleri yapıyor yemekten sonra yine göl kenarında yürüyüşe çıktık otele dönmeden yakında bir kafede Americano içtik sahibi yaşlı amca nereli olduğumuzu sordu Türk olduğunu söyleyince daha önce Türkiye geldiğini ve aldığını anlattı tarihini ertesi gün otobüse binip komaya doğru yola çıktık yollar daracık olmasına rağmen gidiş geliş olduğundan çok tehlikeli ve araç kullanımı zor iyi ki araba kiralamadık dedik Como’ya vardığımızda tren için biletlerimizi aldık ve tabii ki yanımıza birer kahve Milano’ya doğru yola çıktık birkaç saat sonra Milano’daydık. İstasyondan Milano katedraline 2 km kadar yürüdük Galeriye alışveriş merkezinden geçerek katedrale vardık sonra istasyona döndük rotamız Floransa…
Milano‘dan Floransa’ya, ardından Sorrento ve Napoli ile noktalanan yolculuğumuzun devamı gelecek yazılarımda…
