
Last Updated on 27 Ekim 2025 by Turizm Günlüğü
Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel yangınında 78 kişinin hayatını kaybettiği, 137 kişinin yaralandığı davada duygusal anlar yaşandı. Oğlunu yangında yitiren Danıştay Üyesi Abdurrahman Gençbay, davanın eksik başladığını belirterek, “İhmali bulunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı da yargılanmalıydı” dedi. Yakınlarını kaybeden aileler, tüm sorumluların adalet önüne çıkarılmasını ve sanıkların “olası kast”tan cezalandırılmasını talep etti.
BOLU (AA) – Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’ndeki Grand Kartal Otel’de 21 Ocak’ta, 78 kişinin hayatını kaybettiği, 137 kişinin yaralandığı yangına ilişkin, aralarında otelin sahibi ve belediye yetkililerinin de bulunduğu 20’si tutuklu 32 sanığın yargılandığı davada tarafların beyanları alınıyor.
Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesince, Bolu Sosyal Bilimler Lisesi’nin spor salonunda özel olarak oluşturulan salonda yapılan duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, yangında yaralananlar ile hayatını kaybedenlerin yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi’yle (SEGBİS) kayıt altına alınan duruşmada, cumhuriyet savcısı, ilk celseden sonra sundukları mütalaayı tekrar ettiklerini belirtti.
Söz alan yangında oğlu Yiğit Gençbay’ı yitiren Danıştay 9. Daire Başkanı Abdurrahman Gençbay, adil yargılama ilkeleriyle bugüne kadar geldiklerini, toplum vicdanında karşılığını bulacak adil bir karar çıkacağını umduklarını dile getirdi.
Gençbay, davanın eksik başladığını, “ihmali bulunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığının pek çok suçlu, zanlı ya da en hafif tabiriyle şüphelisinin” yargılanmadığını savundu.
Haklarında soruşturma izni verilen kişilerin hala görevlerinin başında olduğunu, başsavcılığın bilgi ve belgeleri bu kişilerden isteyeceğini söyleyen Gençbay, bu kişilerin derhal tutuklanarak görevlerinden uzaklaştırılmalarını talep etti.
Gençbay, mütalaaya kısmen katıldıklarını aktararak, “Otel yöneticileri misafirlerden kimlerin öleceğine, kimlerin yaşayacağına karar vermiştir. Misafirler uyandırılmamış, yangın ikaz sistemi çalıştırılmamıştır. Otelde yangın ikaz sistemi faal değildir. Sorumlu ve yetkili idarelerden birinin dahi görevini yerine getirmesi halinde bu durum ortaya çıkmayacaktı.” dedi.
Oğlunun vefatıyla ilgili konuşurken duygulanan Gençbay, “Sanık (Emine Murtezaoğlu Ergül) diğer otele gidip muz yiyip, istirahat ederken, oğlum arkadaşı Alp ile tekrar otelin içine girip ateş ve zehirli gazların altında otel misafirlerine yardım etmeye çalışmışlardır. Bu gayretlerinden de 10. katta şehit oldukları tespit edilene kadar geri durmamışlardır.” diye konuştu.
Gençbay, bu davada verilecek kararın yitirdikleri canları geri vermeyeceğine değinerek, şöyle devam etti:
“Bu karar yüreğimizdeki ateşi söndürmeyecektir. Bu dünyada sürgünün evladından sonraya kalmak olduğunu yaşayarak öğrendim. Bu dünyadaki sürgün hayatımızı bitirip canlarımıza kavuşuncaya kadar bu ateş yüreğimizi hep kavuracaktır. İntikam için bulunmuyoruz. Adalet, adil bir yargılama ve bu yargılama sonucunda toplum vicdanında kabul edilecek bir kararla artık bu güzel millete, bu tür organize kötülüklerin bir daha yaşatılmaması ve mücadelesi için bulunuyoruz.”
Anne Serpil Gençbay da en rahat, en sakin, en huzurlu kişilerin sanıklar olduğunu söyledi.
Bu dosyanın ağırlaştırılması gerektiğini ifade eden anne Gençbay, “Olay günü başka bir otelde beklerken Emine Hanım’ın torunu için birisine, ‘Tableti ve giysileri yanmış çok üzülüyor.’ dediğini duyduk. Bunu söyleyenin cezası düşürülemez. Sanıkların ‘olası kast’tan çıkarılması yüreğimizi yakacaktır. Masum değiller. Hepsi iştirak etmiştir çünkü susuyorlar, adaletin yerine gelmesini engelliyorlar.” dedi.
– “Liyakati getirmeden hiçbir şeyi düzeltemeyiz”
Yangında 8 yakınını kaybeden avukat Yüksel Gültekin, davanın, Türkiye’de bugüne kadar var olan liyakatsiz personelin, adam kayırmacılığın, siyasetle herhangi bir yere torpille girmenin tamamen gün yüzüne çıktığı bir dava olduğunu söyledi.
Gültekin, “Benim 8 canım gitti, 78 can gitti. Bu kararla artık bundan sonra basit şekilde bu canların gitmemesi davasıdır.” dedi.
Artık silkinmeye ihtiyaçlarının olduğunu belirten Gültekin, “Bunun en önemli meseli liyakattir. Liyakati getirmeden hiçbir şeyi düzeltemeyiz. Belediye Başkan Yardımcısı (tutuklu sanık Sedat Gülener) tahsiline bakın, otobüs kahyası. Teyzesinin oğlu olduğu için başkan yardımcısı yapan Tanju Özcan’a bakın. Sırrı Köstereli’ye (tutuklu sanık İl Özel İdaresi Genel Sekreteri) bakın. Denetim görevini yapmadığı, önüne gelen evrakın ne manaya geldiğini bilme kapasitesi olmadığı için 78 canın ölmesine sebep olan ormancı Sırrı’ya bakın.” ifadelerini kullandı.
Gültekin, Necip Fazıl Kısakürek’in “Sakarya” şirinden, “Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek. Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?” bölümünü okuyarak, “Yaşadığınız hayat boyunca 78 canın kanı yakanızda olacak. Ölüm var. Buradan ne karar alırsanız alın hayatınız boyunca hayat süren leş olarak kalacaksınız.” diye konuştu.
TBMM Kartalkaya Otel Yangını Araştırma Komisyonu’ndan kimsenin duruşmada bulunmadığına değinen Gültekin, “8 canını kaybeden avukatım. Beni çağırmayacaksınız da kimi çağıracaksınız.” dedi.
Yaşadıkları sürece davanın takipçisi olacaklarını dile getiren Gültekin, soruşturma izni verilen kişilerin yargılanmadığını, mahkemeden taleplerinin adaletin yerini bulması olduğunu kaydetti.
Gültekin, mütalaayı kabul etmediklerini belirterek, tüm sanıkların “olası kast”tan cezalandırılmasını talep etti.
Müşteki avukatları da sanıkların takdir indirimi uygulanmadan üst hadden cezalandırılmasını istedi, sanıklara “olası kast”tan ek savunma hakkı verilmesi talebinde bulundu.
Zaman zaman müştekilerin sanıklara tepki gösterdiği duruşma, verilen aranın ardından esasa ilişkin savunmalarla devam ediyor.

























































