COVID-19 sonrası konaklama sektörü nasıl şekil alacak?

Last Updated on 28 Nisan 2020 by Yaşar Çelik

Dünyayı etkisi altına alan COVID-19 dünya gibi ülkemizde olumsuz şekilde etkilenmektedir. Bu etkiler üzerine önlemler alındığından sonra çoğumuz evlerimizden çalışmakla birlikte mevcut sistem içerisinde ayakta kalmaya çalışıyoruz.

ONLINE TOPLANTI UYGULAMALARINI KEŞFETTİK

Peki bu hastalık çalışma anlayışımızı nasıl etkiledi. Ülkemizde kolonya, el dezenfektanı ve yüz maskesi gibi birçok temizlik ve koyucu etkisi olan ürünlerin satışında patlama yaşandı. Bir diğer yandan da evlerinde çalışmak zorunda kalan firmaların çalışanlarına yönelik güvenlik ve iletişim alanında ürünlerin önemi ortaya çıktı, hızlı bir şekilde Microsft Teams, Zoom gibi toplantı-görüşme uygulamalarına adapte olduk, kullanmayı öğrendik; güvenlik önlemlerinden dolayı bazı kesimlerin adını ilk defa duyduğu VPN bağlatısı vb. güvenli şekilde bağlantı kurmamıza yardımcı olacak birçok program ile tanışıp bunları kullanmaya, ne işe yaradığını daha iyi anlamaya ve neden önemli bir yere sahip olması gerektiğini çok daha iyi anladık. Bu konuda rastladığım en ilginç örneklerden biri ise yakın zamanda ev alacak bir arkadaşımın alacağı evden beklediği kriterlerin değişmesi oldu. Normal şartlarda 3+1 olsun, yatak odasında da banyosu olsun gibi özellikler ararken şu anda konferans yapabileceği sessiz, ışık alan bir oda da olsun gibi özellikleri de göz önünde bulundurarak ev bakmaya devam ediyor.

KONAKLAMA SEKTÖRÜNÜ NELER BEKLİYOR

Artık karşımızdaki düşmanımızı daha yakından tanıyoruz ve bir an önce bitmesi için iyileştirme ve aşı çözümleri arıyoruz. DSÖ açıklamalarına göre kesin bir aşı için daha en az 6 ay gibi bir süreye ihtiyacımız varken aynı zamanda da otelcilik sektörünü ayakta tutmaya yani tam olarak otellerimizi açık tutarak iyice küçülen bu pastadan en iyi şekilde fayda sağlamaya çalışıyoruz.

Yakın zaman içinde COVID-19 kapsamında ülkemizde tesislerimizin sertifikalandırılması söz konusu olacak ve buna bağlı açık büfe sistemi, bir odanın 2 gün boş bekletilerek satılması gibi konularda değişikliklere gidilerek sterilizasyon daha iyi şekilde sağlanarak ilk etapta iç turizm hareketlerine başlanacaktır.

Bu önceliklerin başında hijyene dikkat geliyor. Ülkemiz uluslararası arenada vermiş olduğu turizm hizmeti kalitesi, misafirperverliğinden dolayı iyi bilinen ve tercih edilen bir konumdadır. Bu konumu hepimizin internette de çok kolayca bulabileceği donanımlar ve bu donanımların periyodik olarak tesislerimizde kullanılmasına dikkat etmeliyiz. Personelimize bu konuda Devlet Kurumları veya belirlenen kurumlar aracılığıyla gerçek ve profesyonel olarak eğitimler vererek sertifikalandırmalı, personelimizin sağlık durumunu takip etmeliyiz. Bu tip konularda başta genel müdürler olmak üzere F&B, Kat Hizmetleri, Mutfak Şefleri ve en önemlisi kontrol mekanizması yaratmak adına İnsan Kaynakları müdürleri başta olmak üzere bütün departmanlara azami dikkat ve özen gösterilmesi gerekmektedir.

İNSAN VE TEKNOLOJİNİN BİRLİKTELİĞİ

Bu işlemleri gerçekleştirmenin merkezinde tamamen insan faktörü ve sağ duyu olmasının bir yanında teknoloji devreye giriyor. Tesisinizdeki önlemlerin neler olduğu, nelerin yapıldığı veya planlandığı, personelinizin durumu gibi birçok parametreyi kontrol etmek için uygun Muhasebe, İnsan Kaynakları, Stok, Housekeeping gibi birçok yeni nesil programına ihtiyacımız vardır. Yerli ve yabancı menşeili bütün yazılım firmaları bu hususlara dikkat ederek programlarını güncellemeleri ve kullanıcılarına sunmaları gerekmektedir.

AKILLI VE SMART OTELLER YÜKSELİŞE GEÇECEK

Bütün bu süreçleri tamamlayıp, reklamını yaparak satış stratejisine çevirdikten sonra gelecek misafirleri ağırlama konusunda pratikte çok kötü durumdayız. Son 2 yıldır yeni açılan tesislere bakıldığında akıllı otel konseptleri kullanılmakla birlikte halen daha oda kartı(anahtarı), giriş formları, kimlik bilgileri içi insan teması gibi birçok noktada az önce sağladığımız hijyen ortamını maalesef yok sayıyoruz. Bu konuda dünyada örnekleri olmakla birlikte gerçek anlamda ‘Smart Hotel’ konseptini çalışmamız gerekmektedir. COVID-19 süreci bu noktada bence hızlandırıcı olacaktır. Bizler, Türk Milleti olarak sunmuş olduğumuz hizmeti robotlara bırakacak değiliz; en azından bir 10 yıl daha H2H (İnsan İnsana) çalışma ve satış stratejisine devam edeceğiz fakat bu noktada bu strateji biraz devşirilebilir gibi duruyor.

Hayal ettiğimizde diye başlayacağım bu örneği günümüzde yapmak mümkün olup dilerseniz ana hatlarıyla anlatayım:

  • Misafirlerin, otel web sitesi üzerinden online check-in yapabildiği ve bu kısma kimlik görsellerini de ekleyerek bilgilerini eksiksiz olarak işletmeye gönderdiği giriş esnasında dijital imza ile konaklama kartını doldurarak (Burada istenirse kimlik göz ile teyit edilebilir yada bir tarayıcı ile o anda da okunabilir hale getirilebilir.) cep telefonuna gelen QR kod ile oda bilgilerine sahip olarak, kapısını bu kod ile açabilir hale sokulabilir.
  • Oda içinde bulunan akıllı TV üzerinden bütün bilgi ve ihtiyaç (Oda servisi, Arıza, Şikâyet vs.) duyduğu her şeye ulaşabilir oda dışında ise telefon üzerinde indirdiği mobile appten bu işlemleri yapabilir.
  • Ayrıca A’la carte, SPA vs. buklet satış noktalarına da tesis içindeki kiosk ve telefonundaki app üzerinde rezervasyonlarını yaptırarak ister 3D Secured ödeme veya oda hesabına aktararak çıkışta ödeme seçeneği ile tesis içinde alışmış olduğu insani samimiyeti yakalayıp minimum temas ile tatilini gerçekleştirebilir.

Bence kaliteli ve beklenenin üzerinde hizmet vererek misafirleri daha mutlu ederken bütün bu işlemler teknoloji sayesinde otomatik olarak yapılır ve eş zamanlı olarak costlarda da gözle görülebilir bir azalma yakalanacaktır. Hayal etmeye ve bu hayali kurgulamaya devam.

Şimdi olmasa da bir gün mutlaka…