Yüksel Türemez: 2021 yılının da kayıp yıl olacağını düşünmekteyim

TÜRSAB İstanbul Boğaziçi Bölge Temsil Kurulu (BTK) Başkanı Yüksel Türemez

Last Updated on 24 Kasım 2020 by Turizm Günlüğü

Yayına hazırlayan: Cem Bişkin


“Türkiye Turizmi, Kriz Yönetimi ve COVID -19” başlıklı dosya konumuzun yedinci konuğu TÜRSAB İstanbul Boğaziçi Bölge Temsil Kurulu (BTK) Başkanı Yüksel Türemez…

TÜRSAB İstanbul Boğaziçi Bölge Temsil Kurulu (BTK) Başkanı Yüksel Türemez, pandemi sürecine ve bu süreçte turizm sektörünün temsilcilerine sağlanan desteklere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

TÜRSAB Boğaziçi BTK Başkanı Yüksel Türemez, “turizm sektörünün, ekonomik anlamda ödemeler dengesinin gerçekleşmesinde dinamo sektör” olduğuna dikkat çekerek; “pandeminin yarattığı kriz döneminde sorun ve çözümlerin devlet otoritesi tarafından bilinmesine rağmen sektörün ihtiyaçlarına uygun çözümlerde başarıya ulaşılamadığını” belirtti.

Türemez, “küçük turizm işletmelerinin ayakta kalabilmesi için devletin hibe destekleri sağlanmadığını; şartlı kredi desteklerinin de sektöre ilaç olamadığını” ifade etti.

Dosya konumuz kapsamında yönelttiğimiz sorulara TÜRSAB İstanbul Boğaziçi Bölge Temsil Kurulu (BTK) Başkanı Yüksel Türemez’in verdiği yanıtlar şu şekilde:

“DESTEKLER KONUSUNDA EN BAŞARILI BULDUĞUM ÜLKE ALMANYA”

Dünya’daki turizm ülkeleri coronavirus sürecini sizce yönetebildi mi? Başarılı bulduklarınız hangileridir?

Dünya’daki bütün turizm destinasyonları coronavirüs sürecinden büyük zarar gördü. Turistler açısından sağlık en önemli güvenlik kaygısı olduğundan; tüm destinasyonlar seyahat pazarında büyük kayıplara uğradı.

Tüm Dünya ülkeleri sınırlarını pandemi nedeniyle kapatmak zorunda kaldı. Bu kapanmayla, sağlık sistemlerinin çökmemesi için önceliklerini coronavirüsle mücadeleye verdiler.

Avrupa Çanağı olarak baktığımızda İtalya, İspanya gibi yoğun turist hareketinin olduğu destinasyonlar coronavirüsten ağır yara aldı, sağlık sistemleri çökme noktasına geldi.

Fakat sektörün desteklenmesi konusuna geldiğimiz de Avrupa ülkeleri turizm sektörlerinin ayakta kalabilmesi yönünde birçok ekonomik adım attı.

Bunlar turizm sektörlerini oluşturan işletmelerin kapanma dönemlerinden ekonomik olarak etkilenmemeleri için verilen hibe destekleridir. Avrupa ülkeleri yıllarca ekonomilerinin dinamosu olan turizm şirketlerine zor dönemlerinde önemli destek verdi.

Coronavirüs sürecinde rakamlarda şeffaf olmaları, gerektiğinde kapanma kararlarını rahatlıkla almaları ekonomik güçlerinden kaynaklanmaktadır. Kısaca Avrupa ülkeleri yıllarca ekonomilerinin dinamosu olan turizm şirketlerine küçük – büyük demeden destek olmaktan çekinmemişlerdir.

Burada ekonomik gelişmişlik düzeyleri dünya turizm destinasyonlarının coronavirüsle mücadelelerinde etkin olmuştur. Havacılık sektörü, uçmayan uçakların yarattığı maliyetlerden kaynaklı finansal zorluklar çekmektedir. Havacılık sektörü büyük istihdam sorunu yaşayacaktır. Ancak devletlerin desteğiyle ayakta kalmaları mümkün olacaktır.

Destekler konusunda en başarılı bulduğum ülke Almanya’dır. Pandemi nedeniyle kapanmalar süresince turizm sektörüne gerekli hibe destekleri yaptılar. Burada önemli faktör bu ülkenin ekonomik gelişmişlik seviyesidir.

ŞARTLI KREDİ DESTEKLERİ DE SEKTÖRE İLAÇ OLAMADI

Türkiye turizmi coronavirus sürecini yönetebildi mi? Doğrular, yanlışlar, eksiklikler nelerdir?

Coronavirüs ile mücadele konusunda sağlık sistemimizin ve özellikle sağlık çalışanlarımızın yoğun özverisiyle, rakamlarda şeffaf olmamamıza rağmen şu ana kadar iyi gitmekteyiz.

Türkiye turizmi, coronavirüs sürecinde “küçük ölçekli işletmeler” açısından iyi yönetememiştir. Küçük işletmelerin ayakta kalabilmesi için devlet hibe destekleri yapılmamıştır. Şartlı kredi destekleri de sektöre ilaç olamadı. Bu şartlı kredi desteklerinden turizm işletmelerinin çoğunluğu da yararlanamadı.

“BU YILI YÜZDE SEKSEN KAYIPLA TAMAMLAYACAĞIZ”

Borçlarla ilgili gerçekleşen vergi yapılandırma süreçleri ödeme vadelerinin başlangıç tarihleri açısından iyi planlanmamıştır. Turizmin tüm paydaşları, sorunlar ve çözümlerinde aynı görüşte olmuşlardır.

Haziran ayı itibariyle normalleşme sürecine giren sektörümüz tüm zorluklara rağmen yaz döneminde bir hareketlilik yaşadı. Bir önceki yılın verilerine göre yüzde seksen kayıpla bu yılı tamamlayacağız.

Zorlu bir süreç yaşamaktayız. Sektörümüz yüzde seksen oranında iş kaybı yaşamaktadır. Birçok sektör üyesi meslektaşımız faaliyetlerini durdurmak, küçülmek ya da devretmek zorunda kaldı. Yetişmiş çalışanlarımız işsiz kalmakta veya farklı sektörlere yönelmek zorunda kaldı. Halbuki pandemi sonrası bu tecrübeli iş gücüne ihtiyaç duyacağız.

Kriz anında tepkimiz ve savunmamız nasıldı? Hep birlikte aksiyon alabildik mi? Yoksa farklı yönlere doğru dağılan farklı grupların ortaya çıktığı bir tablo mu oluşturduk?

Mart ayında 2020 turizm sezonuna hazırlanan sektörümüz aniden tüm dünya ülkeleriyle birlikte kapanma kararı aldı. Önceleri süreci şaşkınlıkla karşılayan sektör bir süre sonra büyük bir krizin içinde olduğunu fark etti.

“HERKES ORTALIKTA KENDİNCE DİKKAT ÇEKMEYE ÇALIŞTI”

Yaşadığımız kriz daha önce karşılaşılan tüm krizlerden çok farklıydı. Nasıl bir aksiyon planı izlenebileceği ancak zamana yayıldıkça anlaşılabilecekti. Kriz, sektörümüzde kısa sürede panik ve kaosa neden oldu. Ülke sınırlarının tüm Dünya’ya kapatılması nedeniyle turizm sektörü açısından tam bir belirsizlik yaşanmaya başlamıştı.

Bu kaos ortamında sorunlar bilindiği ve çözümleri net olmasına rağmen bir dönem herkes konuşmaya başladı. Aynı ve benzer şeyler söylenmesine rağmen herkes ortalıkta kendince dikkat çekmeye çalıştı.

“TEK VÜCUT OLMAK ÖNEMLİYDİ”

Aslında tek vücut olmak önemliydi. Fakat bu süreçte sektörde bir karmaşıklık yaşandı. Kendi sektörüm açısından baktığımda TÜRSAB ve Başkanımız sorunları ve çözümlerini çok net bilip her ortamda paylaşmasına rağmen devlet otoritesinin taleplere geç veya beklenenin dışında yanıt vermesi kaosa neden oldu.

Gerçekleşmeyen sektör beklentileri, farklı grupların ortaya çıkmasına, çok seslilik ortamına sebep olmuştur. Tek vücut olmak bizi daha güçlü kılabilirdi. Fakat turizm siyasetinin en dinamik olduğu bir dönemdeyiz. Herkes meydanı kendine göre boş bırakmak istemedi diye düşünüyorum.

“BU DÖNEMDE KÜÇÜLMEYE GİTMEK EN DOĞRU AKSİYONDU”

Turizm tarihinin en büyük krizi olan coronavirus sürecini siz kişisel olarak doğru yönetebildiniz mi?

Pandemi krizi, geçmişte yaşadığımız tüm krizlerden çok farklı… Tüm Dünya’nın kapandığı, turist dolaşımının pandemi nedeniyle engellendiği bir dönemde yapmamız gereken; giderleri azaltmak ve küçülmekti.

Ben de şirketimde giderleri azaltarak küçülmeye gittim. Sektörde birçok meslektaşımız da benzer şekilde küçülmeye gitti. Yüzde seksenlerin üzerinde gelir kaybı yaşadığımız bu dönemde küçülmeye gitmek en doğru aksiyon planı olduğunu düşünüyorum.

“2021 YILININ DA TURİZM AÇISINDAN KAYIP YIL OLACAĞINI DÜŞÜNMEKTEYİM”

Pandemi konusunda aşının uygulamaya başlamasıyla gelecek öngörülerimiz netleşecek. 2021 yılının da gelen bilgilere göre turizm açısından kayıp yıl olacağını düşünmekteyim. Tekrar pandemi öncesi döneme dönene kadar şirketsel küçülme en önemli çözüm yolu olacaktır.

“DİĞER ÜLKELERLE REKABET EDEBİLECEĞİMİZ TEK SEKTÖRÜMÜZ TURİZMDİR”

Türkiye turizm sektörü “kriz yönetimi” ne gerekli önemi gösteriyor mu? Bu alandaki eksiklerimiz nelerdir?

Türkiye, sanayi olarak Dünya gelişmişler listesinde değil. En güçlü olduğumuz, diğer ülkelerle rekabet edebileceğimiz tek sektörümüz turizmdir. Devlet otoritesi de sektör paydaşları da turizmin Türkiye için önemini bilmektedir.

Turizm, ekonomik anlamda ödemeler dengesinin gerçekleşmesinde dinamo sektördür. Pandeminin yarattığı kriz döneminde sorunlar ve çözümler devlet otoritesi tarafından bilinmesine rağmen sektörün ihtiyaçlarına uygun çözümlerde başarı elde edilmemiştir.

Almanya’nın ya da Kanada’nın sektörlerine verdikleri desteği, biz ülkemizde göremedik. Birkaç büyük şirketin desteklenmesi dışında küçük işletmeler gerekli hibe ve şartsız kredi desteği göremedi. Bilgiye ulaşmanın çok kolay ve hızlı olduğu bir dönemde Almanya’daki bir seyahat acentasının, devletten aldığı pandemi desteklerini öğrenen bir sektör üyesinin kendi kazanımlarıyla karşılaştırma yapması çok normaldir.

Türkiye’nin ekonomik gelişmişliğinin düzeyi, pandemi döneminde beklentileri karşılayamamıştır. Oysa kısa bir süre sonra ödemeler dengesine katkısı büyüyerek devam edecek bir sektörün tüm paydaşlarına tam destekten kaçınmamalıydı Devletimiz.

“COVID-19 TURİZM SEKTÖRÜNDE DE KÖKLÜ DEĞİŞİMLERİ GETİRECEKTİR”

Bundan sonraki süreçte Türkiye turizmi ve sektör paydaşları etkin bir kriz yönetimi için nasıl bir yol izlemelidir?

Etkin bir kriz yönetiminden bahsediyorsak iyi bir sonuç krizin fırsata çevrilmesiyle mümkün olacaktır. Pandeminin yarattığı krizi ekonomik rakamlarla anlamaya ve anlatmaya çalışmak çalışıyoruz.

Burada belki de hata yapıyoruz. Rakamsal kayıpların yanında coronavirüs tüm sektörlerde olduğu gibi turizm sektöründe de köklü değişimleri getirecektir. Pandemi sonrası dönem için hazırlıklı olmamız gerekiyor.

“YAPTIĞIMIZ İŞİN ŞEKLİ TAMAMEN DEĞİŞİYOR”

Turizm sektörü olarak pandemi döneminde en az kayıpla çıkarak pandemi sonrası döneme hazırlanmamız gerekiyor. Sektör olarak yeni turizm trendlerine ve en önemlisi dijitalleşmeye yönelik çalışmalar yapmamız gerekiyor. Kısaca, yaptığımız işin şekli tamamen değişiyor. Bildiğimiz her şey, kullandığımız her araç değişime uğruyor.

“PANDEMİ SONRASI HİÇBİR ŞEY AYNI OLMAYACAK. ASIL KRİZ VE KAOS O ZAMAN GERÇEKLEŞECEK”

Kağıdın hayatımızdan tamamen kaybolacağı dijital Dünya’nın egemen olacağı bir dönem bizi bekliyor. Pandemi belki bu dönemi yakalamamız için fırsat olabilir. Pandemi döneminde ekonomik daralmanın yarattığı şirketlerimizdeki küçülmeyi olanaklarımızı zorlayarak fırsata çevirmeliyiz. Pandemi sonrası hiçbir şey aynı olmayacak. Asıl kriz ve kaos o zaman gerçekleşecek.

Bize düşen pandemi sonrası dönem için yaşadığımız krizi fırsata çevirebilmektir. Bunu tüm sektör olarak tek vücut gerçekleştirebilirsek krizi iyi yönetmiş olacağız.

—O—

TÜRKİYE TURİZMİ, KRİZ YÖNETİMİ VE COVID-19 DOSYA KONUMUZUN DİĞER KONUKLARI

Cem Polatoğlu: Türkiye turizminin krizlere karşı güçlü bağışıklığı var

Sedat Bornovalı: COVID-19’u kriz yönetimiyle etkisiz hale getirmenin olanağı yoktu

Ülkay Atmaca: Böyle bir dönemde turizmi sürdürebilmek büyük başarıydı

Deniz Tüfekçi: Bir an önce durum tespiti yaparak hasarın boyutu belirlenmeli

Hamit Kuk: Bu süreçte en doğru adım Güvenli Turizm Sertifikası oldu

Numan Olcar: Bir sonraki krizin daha kolay olacağını beklemek fazla iyimserlik olur