Acılı Dede İsyan Etti: ‘Turizm Bakanlığı’ndan da Hesap Sorulsun’

Last Updated on 12 Temmuz 2025 by Turizm Günlüğü

Grand Kartal Otel yangınında oğlunu, gelinini ve iki küçük torununu kaybeden Uğurtan Doğan, duruşmada gözyaşları içinde konuştu. Doğan, yalnızca otel yönetimi değil, Kültür ve Turizm Bakanlığı başta olmak üzere ilgili tüm kamu kurumlarının da yargılanması gerektiğini belirterek adalet çağrısı yaptı.

Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’nde 78 kişinin hayatını kaybettiği, 133 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel yangınına ilişkin davada altıncı duruşma, müşteki beyanlarıyla devam etti. Yangında oğulları Mert, gelinleri Duygu ve torunları 9 yaşındaki Doğa ile 7 yaşındaki Mavi’yi kaybeden Uğurtan Doğan ile eşi Sıdıka Ersin Doğan, mahkemede söz aldı. Acılı dede Uğurtan Doğan, “Yalnızca otel sahibi değil, denetim görevini yerine getirmeyen Turizm Bakanlığı da yargılanmalı. Soruşturma izni verilmesini talep ediyoruz” diyerek yürek yakan bir isyan dile getirdi.

BOLU (AA) – Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’nde 78 kişinin hayatını kaybettiği, 133 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel yangınına ilişkin, aralarında otelin sahibi ve belediye yetkililerinin de bulunduğu 19’u tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın duruşması, altıncı gününde müşteki beyanlarıyla devam ediyor.

Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesince, Bolu Sosyal Bilimler Lisesi’nin spor salonunda özel olarak oluşturulan salonda görülen duruşmada, yangında oğulları Mert, gelinleri Duygu ve torunları 9 yaşındaki Doğa ile 7 yaşındaki Mavi’yi kaybeden Uğurtan ve eşi Sıdıka Ersin Doğan’a söz verildi.

Uğurtan Doğan, günlerdir acı çektiklerini söyledi.

Başka çocuklarının olmadığını belirten Doğan, “Adana’da olduğumuz sürece her gün kabirlerini ziyaret ediyoruz.” dedi.

Doğan, oğlunun çok iyi bir baba ve eş olduğunu dile getirerek, “Oğlum, büyük bir uluslararası şirketin genel müdürüydü. Torunlarım çok iyi okullarda okuyordu. Mavi, Halit beyin (otelin sahibi tutuklu sanık Halit Ergül) torununun da sınıf arkadaşı. Ceyda hanım (şirketin yönetim kurulu üyesi tutuklu sanık Ceyda Hacıbekiroğlu) WhatsApp grubuna sömestr tatiliyle ilgili paylaşım yaparak indirim uygulanacağı konusunda yazı yazıyor. Bunun üzerine ‘2 gün kar tatili yapalım.’ diyorlar.” diye konuştu.

Ailesine, Ceyda Hacıbekiroğlu ile aynı kattaki bir odanın verildiğini belirten Doğan, “Biraz vicdan olur. Sen çağırıyorsun, ‘Size indirim yapacağız.’ diyorsun. Gidiyorlar böyle bir katliam oluyor. Böyle bir yangının varlığını hissediyorsun. Yandaki odada arkadaşları var. Yangını hissediyorlar. Saat 03.30’da duman her yeri sarmış. Hemen dışarı çıkıyorlar, kalın kalın giyiniyorlar.” ifadelerini kullandı.

Doğan, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesindeki sorumlulardan şikayetçi olduklarını dile getirerek, soruşturma izni verilmesini talep ettiklerini kaydetti.

– “Bu acıyı hissedin”

Anne Sıdıka Ersin Doğan da yangında hayatını kaybedenlerin yakınlarının acı çektiğini söyledi.

Doğan, oğlunun başarılı, sevgi dolu, değerli bir genç olduğunu anlatarak, “20 Ocak Pazartesi günü saat 12.00’de ‘Grand Kartal Otel’e vardık. Şimdi kar pistine inecek çocuklar.’ en son konuşmamız o oldu. Akşam mesajlaştık, yattılar uykuya ve son uykuları oldu. Son haberleşmemiz o oldu.” diye konuştu.

Yangından önceki hafta sonu torunlarının kendilerinde kaldığını dile getiren Doğan, şöyle devam etti:

“Onların pijamalarını yıkamıyorum, kokluyorum. Evlerine gidiyorum, hepsinin yastıklarını kokluyorum. Onlarla iletişimim artık kokuyla. En son yangında üstlerinden çıkan malzemeleri getirdiler. Bir de onları kokluyorum. İs kokusuna adeta bağımlı oldum. O koku geçecek diye korkuyorum. Emine hanım, (şirketin yönetim kurulu üyesi tutuklu sanık Emine Murtezaoğlu Ergül) ‘Torunlarıma bakıyorum.’ dediniz. Benim torunlarım yok, gittiler, toprağın altındalar.”

Eşinden başka kimsesinin olmadığını belirten Doğan, “Ölmekten değil, ölmemekten korkuyorum. Çok yalnız kaldım. Bu acıyı hissedin.” dedi.

Doğan, çocuklarının 6013 numaralı odada kaldığını aktararak, “Saat 03.30’da birbirlerine haber vererek uyandırıyorlar. Çıkıyorlar koridora ve 6015 numaralı odaya kaçıyorlar. Atlamak ve dışarı çıkmak mümkün değil. Her şey adeta onların kurtulmamaları üzerine kurgulanmış.” ifadesini kullandı.

– “Bu bir ihmaller zinciri”

Duruşmada, yangında oğulları Yılmaz ve torunları 15 yaşındaki Nehir ve 13 yaşındaki Doruk Sarıtaş’ı kaybeden Gülüzar ve Ali Sarıtaş da beyanda bulundu.

Çocuklarının isimlerini duyunca beyninin karıncalandığını dile getiren Gülüzar Sarıtaş, “Vicdansızlar, katiller. Hepsinden şikayetçiyim, en ağır ceza hangisiyse çarptırılmalarını istiyorum. Sabah kalkıyorum, resimlerle konuşuyorum.” dedi.

Ali Sarıtaş da yaşananların hesabını kimin vereceğini sorarak, “Burada sırıtıyorsunuz ‘görmedim, duymadım, bilmiyorum.’ diyorsunuz. Bu kadar vurdum duymazlık olmaz, siz kendinizi kurtarmak istiyorsunuz. Sizin evlatlarınız yok mu? Akıl var, mantık var. Anca para gelsin başka bir şey gelmesin. Sizin pisliğinizi ancak adalet temizler. Şikayetçiyim.” diye konuştu.

Çocukları Nehir ve Doruk’u kaybeden anne Duygu Can ise öğretmen olduğunu söyledi.

Edep kelimesinin ahlaktan geldiğini belirten Can, şöyle devam etti:

“Buradaki sanıkların hepsi en az lise mezunu, demek ki edebi öğretememişiz. Öğretmenliği bıraktım. Hayatım, umudum ve inancım kayboldu. Oğlum, saat 04.35’te bana bir saniyelik ses kaydı bırakmış ‘Anne seni çok seviyorum.’ diye. Bunlardan bir kişi elindeki telefonla 1 saniye sürecek ‘kurtarın, tahliye edin, boşaltın.’ demiyor. Tercih etmediler ama benim oğlum büyüdü ve vedalaştı. Bugün ne söylesek eksik, ne ceza verirsek verelim yarım ama yine de susmuyorum başka çocuklar ölmesin, başka aileler üzülmesin. Çocuklarımın mezarının yanında kendime de yer aldım, çocuklarımın mezarına çiçek bırakırken beni de çeksin diye. Bu bir ihmaller zinciri. Bu salon onların masumiyetini çekmek zorunda. Nehir, hukuk okumak işitiyordu, savcı olacaktı. Ben herkesten şikayetçiyim. O gece yaşananlar görev kusuru değil, insanlık kusuru.”

Can, beyanını verdiği esnada oğlunun kendisine 1 saniyelik gönderdiği “Anne seni çok seviyorum” mesajını dinletti.

BOLU (AA) – Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’nde 78 kişinin hayatını kaybettiği, 133 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel yangınına ilişkin, aralarında otelin sahibi ve belediye yetkililerinin de bulunduğu 19’u tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın duruşması, altıncı gününde müşteki beyanlarıyla devam ediyor.

Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesince, Bolu Sosyal Bilimler Lisesinin spor salonunda özel olarak oluşturulan salonda görülen duruşmada, yangından makine mühendisi Alp Mercan ile kurtulan ve insanları kurtarmak için tekrar girdiği otelde yaşamını yitiren tıp fakültesi öğrencisi Yiğit Gençbay’ın babası Danıştay 9. Daire Başkanı Abdurrahman Gençbay’a söz verildi.

Müşteki Gençbay, kötülerin, iyiler karşısında hesap vermesi için adalete sığınarak buraya geldiklerini belirterek 5 gün boyunca duruşmayı izlediğini, gördüğü tablonun canını daha da acıttığını kaydetti.

Gençbay, buraya kavgaya tutuşan taraflar olarak gelmediklerini dile getirerek “Turizm sektöründe çalışanlar çok iyi bilir, otel müşterilerine ‘misafir’ denir. Bizim canlarımız misafir olarak gittiler ama ev sahipleri tarafından katledildiler. Sanıklar buna rağmen yüreği yanan insanların insani tepkilerine tahammül etmediler. Evlatlarını kaybeden teyzelere, annelere ağza alınmayacak küfürler ettiler.” diye konuştu.

Oğlunun ve çocukluk arkadaşının, otel sahibi Halit Ergül’ün eşi ve şirketin yönetim kurulu üyesi tutuklu sanık Emine Murtezaoğlu Ergül’ün karşındaki odada kaldığını aktaran Gençbay, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Emine Hanım, onlar sizin odanızın karşısında, 6017 numaralı odada kalıyorlardı. Onlar da sizin gibi çıktılar odadan. Benim evladımın odasında duman bile yoktu. Odalarında kalsa belki hiçbir şey olmayacaktı. İçerideki insanların, çocukların çığlıklarını duyunca tanımadığı insanlara yardımcı olabilmek için o ateşin içine girdiler. Arkadaşları Temmuz’un 2’sinde diploma aldı ama ben evladımın arkadaşlarının diploma törenini izlemek zorunda kaldım. Cenazelerini 10’uncu katta bulabildim. Bizim evlatlarımız hiç tanımadıkları insanlar için canlarından vazgeçtiler.”

– “Bu dava cezasızlık algısının ortadan kaldırıldığı dava olacaktır”

Danıştay 9. Daire Başkanı Gençbay, davanın, her yönüyle tarihe geçecek bir dava olduğunu belirterek “Bu dava, cezasızlık algısının ortadan kaldırıldığı bir dava olacaktır. Bu dava iyilerle kötülerin davası olacaktır. Bu aziz milleti hor görüp onun canını, malını hiçe sayanlarla bu milletin davası olacaktır. O nedenle 84 milyon bu davayı takip ediyor.” dedi.

Mahkemenin vereceği kararla tarihe geçeceğine inandığını dile getiren Gençbay, “Ancak bunun için mahkeme dışı faktörlerin de yargılamanın önünü açması gerekiyor. Dünyada kayıtlara geçmiş 6’ncı büyük otel yangını. Bu organize kötülüğün pek çok iştirakçisi var. Bunlar içerisinde işletme sahipleri, bu işletmeye hizmet sunan işletmeciler, belediye ve özel idare yetkilileri burada yargılanmakta. Bunlara iştirak etmiş daha birçok yetkili var. Kültür ve Turizm Bakanlığının denetimden ve gözetimden sorumlu yetkilileri bu organize kötülüğün başında gelmektedir. Yine oteli denetleyip, iş güvenliği uzmanı atanmasını sağlamayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkilileri var.” ifadelerini kullandı.

Danıştay 9. Daire Başkanı Gençbay, Kültür ve Turizm Bakanlığının sorumlular hakkında Bolu Cumhuriyet Başsavcılığına soruşturma izni vermediğini söyleyerek şöyle devam etti:

“Kültür ve Turizm Bakanı, hiç kimseye soruşturma izni vermiyor. Üstelik basında çıkan haberlere göre; belli kişileri kastederek ‘Bunlar benim kıymetlimdir, bu nedenle soruşturma izni vermedim.’ diyor. Bakanlık koltuğunda oturan bu kişi ne yapmak istiyor? Sayın Cumhurbaşkanımızın sözünü yere mi düşürmek istiyor? Yoksa Adalet Bakanına mesaj verip, ‘O işler senin dediğin gibi olmuyor. Sayın Bakan, benim kıymetlilerimi soruşturmaya tabi tutamazsınız.’ mı demek istiyor? O nedenle bu yüce mahkemenin tarihe geçeceğini söylerken üst düzey yöneticiler ve tüm taraflar, mahkemenin bağımsız yargılama yapmasını engelleyecek her türlü tutum, davranış ve eylemlerden kaçınmalıdır. Buraya evladım Yiğit için geldim ama 78 canımız için buradayım. Burada ciğeri yanan bir babayım.”

Yargı yolu kapatılan diğer şüphelilerle ilgili Başsavcılığın çalışmalarının devam ettiğini aktaran Gençbay, “Biz de süreci takip ediyoruz. Merkezi idarenin taşradaki sorumlusu konumunda olan bu otelin kuruluşundan bugüne kadar görev almış tüm valiler neden soruşturmaya konu edinmemiştir? Biz valilerle ilgili iddiamızın peşindeyiz. Sayın Başsavcılığımız geçmişte bu oteli denetleyen Çalışma Bakanlığı yetkilileri hakkında soruşturma izni istemiş ama Bakanlık da hala olumlu karar vermemiştir. Çalışma Bakanlığı 13 yıl denetim yapmamış, bir iş güvenliği uzmanı atanmasını sağlamamıştır.” dedi.

– “Bu dava bütün milletin davasıdır”

Yabancı tur şirketlerinin çalıştıkları otelleri her yıl yangın güvenliği yönünden incelediklerine dikkati çeken Abdurrahman Gençbay, Etstur’un böyle bir inceleme yapmadığını söyledi.

Gençbay, şunları kaydetti:

“Türkiye buradaki yargılamayı takip ediyor, bu dava bütün milletin davasıdır. Burada adil, tarafsız, yansız kararın çıkacağına olan inancımız tamdır. Burada adil, tarafsız, yansız kararın çıkacağına olan inancımız tamdır. Böyle bir kararın çıkmasının ardından artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, 78 evladımız boşuna yanmış olmayacak. Artık turizm işletme sahipleri ve diğer işletme sahipleri, yöneticileri, daha fazla para kazanma hırsıyla insan hayatını hiçe sayan eylem ve faaliyetlerde bulunamayacaktır. Çalışanlar, denetleyenler, bunun sorumluluğunu bilerek işlerini yapacaklardır. Bu işletmelere izin ve ruhsat verenler de sonrasında denetleyerek ruhsata aykırı hareket etmelerini engelleyeceklerdir. Kılıcınız keskin, kararınız adil, hükmünüz vicdanlı olsun. Bolu’da hakimlerin olduğunu tüm dünyaya gösterin.”

Konuşmanın ardından ayağa kalkan müştekiler, Danıştay 9. Daire Başkanı Gençbay’ı bir süre alkışladı.

Mahkeme başkanı da “Biz de heyet olarak başsağlığı diliyoruz, acılarınızı paylaşıyoruz.” dedi.