Mete Vardar: 34 sene sonra ilk defa kapılarımızı kapattık

Jolly Tur Yönetim Kurulu Başkanı Mete Vardar

Last Updated on 4 Nisan 2020 by Turizm Günlüğü

Bloomberg HT TV’de yayınlanan İş Dünyası programına konuk olan Jolly Tur Yönetim Kurulu Başkanı Mete Vardar, coronavirus salgınıyla birlikte zor bir döneme giren turizm sektörüyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Jolly Tur Yönetim Kurulu Başkanı Mete Vardar, katıldığı televizyon programı kapsamında coronavirus salgınının Türkiye turizmine yol açtığı zararlarının boyutunu gözler önüne seren önemli açıklamalarda bulundu.

İçinde bulunulan durumun bir düşüş olarak nitelendirilemeyeceğine dikkat çeken Mete Vardar; “Türkiye’nin önde gelen tur operatörlerinden biri olarak 10 gün önce, 34 sene sonra ilk defa faaliyetlerini askıya aldıklarını ve 1000 kişilik çalışanlarından 230 kişi seçerek hizmetlerini evlerden vermeye devam ettiklerini” açıkladı.

Jolly Tur Yönetim Kurulu Başkanı Mete Vardar’ın Türkiye turizminin içerisinde bulunduğu durumu ve coronavirus krizinin turizme yönelik zararlarını gözler önüne seren açıklamaları şu şekilde: 

—O—

Mete Bey, eğer yılı ikiye ayırmak gerekirse, salgının öncesinde ve salgının etkisini hissettiğimiz andan sonra turizm sektöründe neler yaşandı? 2019’da 45 milyon ziyaretçi ağırlayan sektörün bu yılki hedefi çok daha yüksekti. Geldiğimiz noktada, sizce sektörde ne kadarlık bir daralma olacak?

Turizm gerçekten çok önemli bir sektör. Tüm sektörlerin özellikle hizmet sektörünün çok ciddi bir sıkıntıyla karşı karşıya geldiği bu dönemde, özellikle seyahat acentaları, oteller, ulaşım şirketleri yani turizm sektörünün tümü çok ciddi bir yara aldı. Ve bakıldığı zaman Türk turizmi geçen sene 52.5 milyon turist, 36 Milyar Dolar gelir elde etti. Bu rakamlar çok önemli, çok da önemsenmesi gerekiyor.

TURİZM ÜLKEMİZİN KALBİYSE, ACENTALAR DA KALBE GİDEN DAMARI

Hükümet 100 Milyar TL’lik bir paket açıklandı. Turizmin ülkemize katkısı, yaklaşık 36 Milyar Dolarlık bir hacme ulaşıyor ve turizme, biz bacasız sanayi diyoruz. Turizm sektörünün yaşadığı kayıpların telafisi için, gerçekten de bir takım tedbirlerin alınması gerekiyor.

Turizme ülkemizin kalbi dersek, seyahat acentalarının da kalbe giden damar olduğunu söyleyebilirim. Yaşadığımız duruma bir düşüş diyemeyiz. Çünkü biz, yaklaşık 10 gün evvel 34 sene sonra ilk defa kapılarımızı kapattık. 1000 kişilik çalışma arkadaşımızdan yaklaşık 230 tanesini seçtik ve aynı hizmeti evlerimizden vermeye devam ediyoruz.

MİSAFİRLERİMİZLE ÇOK CİDDİ DUYGU BÜTÜNLÜĞÜ YAŞIYORUZ

Sektördeki tüm seyahat acentaları da bunu yaptı. Yani bir düşüş değil şu anda yaşadığımız, sistem tamamen kapandı diyebilirim. Bunu birçok otelci ve havayolu şirketleri de yaptılar. Zaten trafik de kapandı diyebiliriz. Uçuşlar da birkaç hatta, o da valilikten izin alınarak yapılabiliyor. Yani seyahat tamamen durdu diyebiliriz. O yüzden işler de durdu. Çünkü sistem durdu.

Kendi şirketimizden örnek verecek olursam; misafirlerimizle 34 senedir çok ciddi duygu bütünlüğü yaşıyoruz. Çünkü biz işimizi öyle yapıyoruz. Bu işi ticaret olarak değil, bir sosyal sorumluluk projesi gibi görüyoruz. Bir aile ortamı yakaladık; acentamızla, çalışanlarımızla, misafirlerimizle. Ama bu dönem kırıyoruz misafirlerimizi, üzüyoruz. Bundan dolayı da son derece mutsuzuz. İnşallah bu işler kapandıktan sonra, onların gönüllerini almak için şirket olarak elimizden geleni yapacağız.

MİSAFİRLERİMİZİN GÖNÜLLERİNİ YENİDEN KAZANACAĞIZ

Bundan önceki tecrübelerimiz ışığında, yapacağımız şeylerle onların gönüllerini alacağız. Ama şu dönem en ana problemlerimizden bir tanesi, misafirlerimizle bizi karşı karşıya getiren iadeler konusu. Bu konuyla ilgili TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya ve ekibiyle, hukuk birimiyle defalarca görüştük. Onlar da destek oluyorlar. Turizm Bakanımız ile neredeyse her gün bir görüşme yapıyoruz. Konuyla ilgili niyetini biliyoruz. Bu konuyla ilgili çabasını da görüyoruz. Yalnız bu sabah başka bir televizyon kanalında kendisini dinledim. Ticaret Bakanlığı’na yönlendirmesi oldu bu konuyla ilgili.

Ama bakıldığı zaman, havayollarının sorunlarıyla Ulaştırma Bakanlığı ilgileniyor. Bizim seyahat acenteleri olarak beklentimiz de sorunlarımızın çözümü için Turizm Bakanlığı’nın ön ayak olması, çaba göstermesidir. Bakanımızın bununla ilgili çabalarını elbette biliyorum. İnşallah kısa zamanda önlem alır. Çünkü biz aracı kurumuz. Biz misafirlerimizden aldığımız ücretleri; otellere, havayollarına ödedik. Ama misafirlerimiz bununla ilgili olarak, bizi sorumlu tutuyor. Bu konuyla ilgili hakikatten birtakım önlemler alınması lazım.

Biz vergi ödemelerimizi yaptık. Yapamayan acentalarımız, otelci dostlarımız var. Yurt dışında, diğer ülkelerde özellikle seyahat acentalarıyla ilgili böyle çalışmalar yapılıyor.

İnşallah Bakanımız, Maliye Bakanımız’ın da destekleriyle bu konuyla ilgili bir çözüm bulur. Sektörün rahatlaması için birtakım önlemler alınıyor. KDV ile ilgili indirimler, SSK ödemeleriyle ilgili indirimler getirildi.  Ama bunlar nisan ayı itibariyle geçerli olacak. Sayın Bakan da mayıs sonu itibariyle, yani 1 Haziran’dan başlayarak, işlerimizin yoğunlaşabileceği yönünde bir açıklama yaptı.

Biz, Mart ayı SSK ve muhtasar ödemelerimizi yaptık. Yapamayan acentalarımız, otelci dostlarımız var. Bunlar ile ilgili devletin belirlediği faiz oranları var.

BU ZOR DÖNEMDE, DESTEK İSTİYORUZ

Biz mart sonuna kadar tüm harcamalarımızı, reklam harcamalarımızı, diğer giderlerimizin ödemelerinin hepsini yaptık. Şu günkü ortamda, ileriye dönük rezervasyonların 0 olduğu, geçmiş dönem rezervasyonların da birçoğunun iptal veya rezervasyon değişikliği talep ettiği bir dönemde, bu tip geçmişe dönük vergiler sektörü çok zorluyor. Açıkçası bu çok zor dönemde, desteklerin biraz daha artmasını istiyoruz. Ama kimsenin elinde sihirli değnek de yok. Yaşadığımız sorun lokal değil, global. Bütün dünya çok hassas bir dönemden geçiyor. Birlik olmamız gereken bir süreç bu.

HERKES TEK BAŞINA, DERDİNİ BİR TÜRLÜ ANLATAMIYOR

Türk milleti buna en çok alışkın olan, kötü günleri birlik ve beraberlikle aşan ulustur. İnşallah bu zor günleri de hep birlikte atlatacağız. Turizm sektörü sadece bu sene değil, en son 6 sene evvel uçak kriziyle başlayan, ne yazık ki sonra terör olaylarıyla devam eden zor bir süreç yaşamıştı. Sektör olarak, zorluklar içinde var olan bir sektörüz. Biliyorsunuz bizim seyahat acentaları, hava yolları ve otelcilerin bir arada anılabileceği yasamız da yok. Yani bizim, misafirlere karşı karşıya kaldığımız konularla ilgili otelci dostlarımızla veya hava yollarıyla birlikte hareket edemediğimiz birçok konu var.

Böyle dönemlerde şu belli oluyor ki; herkes tek başına, derdini bir türlü anlatamıyor. Birlikte hareket edersek, daha sağlıklı olur.

Özellikle yaz başında bu salgının etkisinin bir miktar azalmasıyla beraber, çarklar yeniden dönmeye başladığında, iç pazarı hareketlendirme adına hükümet kanadından bir destek beklentiniz var mı?

İç pazar gerçekten çok önemli. Son 6 senedir yaşanan krizlere bakın, iç pazarın önemini görürsünüz. İç pazar böyle dönemlerde, sektörün toparlanması adına büyük katkılar sağlıyor.

HİÇ ARAMAYAN OTELCİ DOSTLARIMIZ, KRİZ ZAMANINDA ŞİRKETİMİZE AKIN EDİYORLAR

Şunu da söylemeden geçemeyeceğim; hiç aramayan otelci dostlarımız kriz zamanında şirketimize akın ediyorlar. İlk bizi arıyorlar, “Bize destek olun” diyorlar. Ama geçen sene dolulukların biraz daha yüksek olduğu dönemde ilk yapılan, otellerde iç pazar oranlarının kısıtlanması oldu. Döviz biraz arttı, fiyatlar yükseldi, tavır değişti. Ama ondan önceki dönemde, iç pazar yine çok önemliydi, kurtarıcıydı.

Yani iç pazarın sektördeki payı, yaklaşık yüzde 30-35 diyebilirim. Ama geçen sene bu oran yüzde 15-20’lere düştü. İç pazardaki seyahat acentaları sahipleri olarak, bütün yatırımımızı Türkiye’ye yapıyoruz. Ailelerimiz burada, bir yere gitme şansımız yok.

SON 10 SENEDE ÇOK BÜYÜK OPERATÖRLER BATTI, ZARARI TÜRKİYE GÖRDÜ

Son senelere bakın, yurt dışında son 10 senede çok büyük operatörler battı ve Türkiye turizmine çok büyük zararlar verdi. İç pazarda hangi turizm şirketi battı, hangisi zararı verdi? Ben bunu hakikatten tekrar gündeme getirmek istiyorum. O yüzden iç pazarın önemini sadece kriz dönemlerinde değil, her zaman anlayalım, bilelim. İlk ulaşılacak pazarın iç pazar olduğunu, tüketicinin tatil alışkanlığının hakikatten çok önemli olduğunu bilelim. Hazırlığımızı buna göre yapalım.

BAŞIMIZI ÖNE EĞMEDİK

Biz şirket olarak 3 tane senaryo belirledik: 1) İyi senaryo 2) Orta-iyi senaryo ve 3) Çok kötü senaryo.

İyi senaryoda 1 Haziran’da işlerimizin başlayacağını düşünüyoruz. Orta-iyi senaryoda, 15 Temmuz’da, Çok kötü senaryoda ise, ekim ayında işlerin başlayacağını, hatta bu sezonu bitirdiğimizi varsayıyoruz. Hazırlıklarımızı da buna göre yapıyoruz.

Bu ara dönemde de boş durmuyoruz, tüm ekibimizle birlikte, bir şeyler üretiyoruz, bir şeyler yapıyoruz. Yani başımızı öne eğmedik.

“BİZ BU BAYRAĞI HİÇBİR ZAMAN İNDİRMEYECEĞİZ”

Tüm seyahat acentalarımız ile, Türkiye’ye yayılmış hepsinin aidiyet duygusu çok yüksek olan çalışma arkadaşlarım ile iletişim halindeyiz. 900’e yakın arkadaşım bana mektuplar yazıyor. Beni moralli tutmaya çalışıyorlar. Ama aslında benim onları moralli tutmam lazım. Çünkü şirketimiz bu günlere, onların sayesinde ve bize sevgi duyan misafirlerimizin sayesinde geldi. Biz bu bayrağı hiçbir zaman indirmeyeceğiz. Türkiye’deki 16 tane seyahat acentası sahibiyle dün bir toplantı yaptık, çok hoştu.

DOKTORLAR TATİLİ REÇETEYE YAZSINLAR

Birbirimize moral verdik. Bu arada, sağlık çalışanlarımızı da hakikatten yürekten alkışlıyorum. Ama şöyle ben söylüyorum; biz de bir sağlık çalışanıyız. Şöyle bir haftalık bir tatil, hatta 4-5 günlük bir tatil, en iyi ilaçtan daha iyi gelir insana biliyor musunuz?

BEN EN İYİ ANTİBİYOTİĞİN TATİL OLDUĞUNUN DÜŞÜNÜYORUM

Ben bunu önerge olarak da vereceğim, doktorlar tatili reçeteye yazsınlar. Bir insanın güzel geçirdiği bir tatil, ev yaşantısını da, sosyal yaşantısını da, iş hayatındaki başarısını da sonsuz etkiliyor. Ben en iyi antibiyotiğin tatil olduğunun düşünüyorum.

Mete Bey, öğrenmek istediğim bir diğer konu da, fiyatlar. Özellikle önümüzdeki aylara ilişkin kişi başı konaklama gelirlerinde bir düşüş bekliyor musunuz? Yaz sezonu başladığında fiyatlarda nasıl bir eğilim olacak?

2019 senesi, planlamaların geç yapıldığı bir anda girdiğimiz bir sene olduğu için, iç pazara fahiş fiyatlar sunuldu. Dövizin de artması, bunda etkili oldu. Bu sene dövizin daha rantabl hale gelmesiyle birlikte, iç pazar fiyatları çok iyi başladı.

İç pazar misafirlerimiz, Avrupalı ve Rus misafirlerimizle eş değer, hatta birçok otelde daha da iyi fiyatlara tatil satın aldı. Zaten erken rezervasyon kampanyası, çok iyi fiyatlarla devam ediyordu. İnşallah olaylar 1 Haziran’da toparlanırsa, zaten Türk turizminin çok talep alacağını görüyorum.

52 milyon turist, 36 Milyar Dolar döviz girdisiyle dünya 6’ncısı olan Türk turizmi, bu istikrarla devam ederse, dünya 3’üncülüğüne ulaşır.

Hakikaten Türkiye, dünyadaki en önemli turizm ülkelerinden bir tanesi. Fiyat dengelerimiz, rekabet ettiğimiz ülkelere göre iyi. Ben olumlu düşünüyorum Mayıs ayının 15’ine kadar şartlar düzelirse, ben 1 Haziran itibariyle turizm hareketliliğinin başlayabileceğini düşünüyorum. Bu anlamda, olumlu olabilen yani bu tarihten önce tatil satın alan misafirlerimizin, bu sene avantajlı fiyatlarla tatile gidebileceğini söyleyebilirim.