
Last Updated on 5 Ağustos 2025 by Turizm Günlüğü
Pandemi sonrası hızla toparlanan turizm sektörü, artık çok daha kırılgan ve dinamik bir yapıya sahip. Tüketici davranışlarının değiştiğine dikkat çeken Yücel Çakır, dijitalleşmenin ve deneyim odaklı yaklaşımın öne çıktığı bir döneme girildiğini vurguluyor. Outgoing Tour Kurucusu Yücel Çakır, sektördeki dönüşümden genç turizmcilerin rolüne kadar birçok konuda Turizm Günlüğü’ne konuştu.
“Sektör kırılganlaştı, beklentiler değişti”
Turizm sektörünün mevcut durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Son yıllarda sektörde sizi en çok etkileyen değişimler neler oldu?
Turizm sektörü, pandemi sonrası hızla toparlanma sürecine girse de artık çok daha kırılgan ve dinamik bir yapıya sahip. Türkiye, coğrafi konumu, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle hâlâ çok büyük bir potansiyele sahip olsa da sektör içi dengeler ve tüketici davranışları önemli ölçüde değişti. Özellikle yurtdışı turlar alanında faaliyet gösteren bir tur operatörü olarak, son dönemde en çok hissettiğimiz değişim; döviz kurundaki dalgalanmalar, artan ulaşım ve konaklama maliyetleri ile vize süreçlerinin zorlaşması oldu. Buna rağmen insanlar seyahat etme isteğinden vazgeçmiyor. Fakat artık daha seçici, daha bilinçli ve daha talepkâr bir kitleyle karşı karşıyayız. Dijitalleşmenin etkisiyle seyahat kararları, sosyal medya içerikleri, bloglar ve influencer yönlendirmeleriyle şekilleniyor. Bu da klasik tanıtım ve satış modellerinin yeterli olmadığını açıkça gösteriyor. Uzun süredir bu sektörün içinde olan biri olarak şunu net şekilde söyleyebilirim: Turizm artık yalnızca bir satış işi değil; hız, teknoloji, psikoloji ve içerikle harmanlanmış bir deneyim yönetimi hâline geldi. Değişimi yakalayabilen firmalar öne çıkıyor, geleneksel yapıda ısrar edenler ise yavaş yavaş oyunun dışında kalıyor.
“TÜRSAB, daha çevik ve genç odaklı olmalı”
TÜRSAB’ın sektördeki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Size sağladığı desteklerden memnun musunuz?

TÜRSAB, sektördeki en büyük çatı kuruluş olarak rehberlik, denetim ve temsil görevini üstleniyor. Bu anlamda elbette önemli bir kurumsal ağırlığı var. Son yıllarda özellikle bazı eğitim programları ve dijital başvuru sistemlerindeki kolaylaştırıcı adımlar olumlu karşılandı. Ayrıca, sektördeki kayıt dışılıkla mücadeleye dair denetimlerin sıklaştırılması hem etik rekabet hem de tüketici güvenliği açısından yerinde bir gelişmeydi.
Ancak sahadaki dinamikler çok hızlı değişiyor. Dijitalleşme, müşteri alışkanlıkları, pazar trendleri ve ürün çeşitliliği gibi konularda TÜRSAB’ın daha çevik ve proaktif olması gerekiyor. Örneğin, outgoing yapan acenteler için hedef ülke analiz raporları, vize süreçleriyle ilgili güncel rehberler ya da dijital pazarlama odaklı seminerler gibi uygulamalara büyük ihtiyaç var. Sahada yaşanan sorunlara sadece tepki veren değil, önceden pozisyon alabilen bir TÜRSAB yapısı çok daha faydalı olur.
Bunun yanında, genç turizmcilerin sektördeki varlığı artarken TÜRSAB’ın bu kuşağa yönelik yeterli temsil ve teşvik mekanizmaları sunamaması da ayrı bir konu. Genç girişimciler yenilikçi fikirlere, dijital yeteneklere ve küresel bakış açılarına sahip. Bu kitlenin sadece izleyici değil, karar mekanizmasında aktif rol alan oyuncular olması gerekiyor. Örneğin, genç acentelere özel fonlar, TÜRSAB Gençlik Konseyi gibi yapılar ya da bölgesel genç lider programları oluşturulabilir. Bu sayede hem sektöre olan ilgiyi artırmak hem de kurumun geleceğini bugünden şekillendirmek mümkün olur.
“Bakanlık, sadece incoming değil outgoing’e de odaklanmalı”
Turizm Bakanlığı’nın sektörü destekleme politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Hangi politikalar sizin işinizi doğrudan etkiliyor?
Turizm Bakanlığı’nın çalışmaları ağırlıklı olarak Türkiye’ye turist çekmeye, yani incoming turizme odaklanıyor. Bu elbette ülke turizmi için çok değerli; ancak bizim gibi outgoing, yani Türkiye’den yurtdışına tur düzenleyen firmaların ihtiyaçları bu kapsamda yeterince karşılanmıyor.
Outgoing tur operatörleri olarak en büyük sıkıntımız; vize süreçlerinin zorluğu, uçuş bağlantılarındaki kısıtlamalar ve yüksek maliyetli ulaşım seçenekleri. Bakanlığın bu konularda daha aktif destek sağlaması gerekiyor. Örneğin, hedef ülkelerle iş birliği yapılarak vize kolaylıkları sağlanması, yurtdışı uçuşların artırılması ve fiyatların makul seviyelerde tutulması, tur operatörleri için hayati önem taşıyor.
Ayrıca, outgoing turizm sektörüne özel tanıtım, eğitim ve pazar araştırmaları eksikliği hissediliyor. Yurtdışındaki destinasyonlara dair güncel verilerin, müşteri beklentilerinin ve trend analizlerinin paylaşılması, firmaların stratejik planlama yapmasını kolaylaştırır.
Bakanlığın sadece incoming değil, outgoing turizme de eşit destek vermesi, sektörde sürdürülebilir büyüme ve rekabet gücünün artması için şarttır. Bizler, Türkiye’den çıkan turistlerin deneyimlerini zenginleştirmeye, yeni destinasyonlar yaratmaya ve uluslararası pazarda Türkiye markasını temsil etmeye çalışıyoruz. Bu misyonu güçlendirecek politikalarla desteklenmek, sektörün geleceği açısından kritik önemdedir.
“Gençler sektöre değer katıyor ama uzun vadeli kalmaları zor”
Turizm sektöründe çalışan veya girişimci olan gençlerin sektöre ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Gençler sektörü cazip buluyor mu?
Gençlerin turizme olan ilgisi genel olarak yüksek; çünkü sektör dinamik, hareketli ve yeniliklere açık bir yapıya sahip. Özellikle dijital çağda, sosyal medya ve teknolojiyle iç içe büyüyen gençler, turizmin sunduğu uluslararası deneyim ve farklı kültürlerle etkileşim fırsatını cazip buluyor. Ancak sektörün mevsimsellik, iş güvencesi eksikliği ve gelir dalgalanmaları gibi yapısal sorunları, gençlerin sektörde uzun vadeli kalmalarını zorlaştırıyor.
Aynı zamanda genç girişimcilerin dijital pazarlama, yaratıcı içerik üretimi ve yenilikçi tur modelleri konusundaki yetkinlikleri, sektöre önemli bir canlılık katıyor. Bu potansiyelin doğru yönetilmesi için mentorluk programları, girişimcilik destekleri ve genç turizmcilerin karar mekanizmalarında daha fazla yer almasını sağlayacak platformlar büyük önem taşıyor.
Bizim gibi outgoing tur operatörleri için gençlerin aktif rol alması, sektörün yenilikçi ve küresel trendlerle uyumlu hareket etmesine doğrudan katkı sağlıyor. Gençlerin sadece çalışan değil, aynı zamanda sektörün geleceğini şekillendiren “oyun kurucu” pozisyonlarda yer almaları için altyapı ve desteklerin artırılması gerekiyor.
“Dijitalleşme hız, verimlilik ve bağ kurma aracı”
Dijitalleşme ve teknoloji, seyahat acentası iş modelinizi nasıl etkiledi? Yeni trendlere adaptasyon süreciniz nasıl ilerliyor?
Outgoing Tour olarak B2B modelinde faaliyet gösteriyoruz ve bu nedenle dijitalleşme, iş süreçlerimizi çok daha stratejik ve verimli hâle getiriyor. Bizim için dijitalleşme sadece müşteriyle değil, aynı zamanda iş ortaklarımız ve acentelerle olan iletişimi kolaylaştırmak, süreçleri hızlandırmak anlamına geliyor.
Rezervasyonlardan biletlemeye, tedarikçi yönetiminden paket tur oluşturma süreçlerine kadar dijital altyapımızı sürekli geliştiriyoruz. CRM sistemleri ve tedarik zinciri yönetim yazılımları, operasyonlarımızı daha hızlı ve hatasız yürütmemize olanak sağlıyor.
Ayrıca, sektörün dinamiklerini yakından takip etmek için veri analitiği ve pazar trendleri analiz araçlarını kullanıyoruz. Dijital kanallar üzerinden düzenlediğimiz webinarlar, eğitimler ve online iş birliği platformları aracılığıyla acentelerle sürekli iletişim halindeyiz.
Yeni trendlere adaptasyon konusunda hızımız yüksek. Örneğin, pandemi sonrası hız kazanan esnek iptal politikaları, hibrit tur paketleri ve dijital ödeme çözümleri gibi yenilikleri hızla entegre ediyoruz. Teknolojiyi doğru ve etkin kullanmak, B2B pazarda rekabet avantajı sağlamamızın temel koşulu.
“Türkiye, kalitede standardizasyon ve sürdürülebilirlikle öne çıkmalı”
Türkiye turizminin küresel ölçekte daha rekabetçi olabilmesi için öncelikli olarak hangi adımların atılması gerektiğini düşünüyorsunuz?
Türkiye’nin sahip olduğu coğrafi avantaj, zengin kültürel miras ve çeşitlilik, turizmde büyük bir potansiyel yaratıyor. Ancak bu potansiyelin küresel rekabette sürdürülebilir başarıya dönüşmesi için stratejik ve yapısal adımlar atılması gerekiyor.
Öncelikle, hizmet kalitesinin tüm turizm paydaşları tarafından standardize edilmesi şart. B2B olarak çalışan bir tur operatörü olarak, partner acentelerimizin ve yerel hizmet sağlayıcıların aynı yüksek kalite standartlarını yakalaması, tüm süreçlerde güvenilirliği artırıyor. Bu da uluslararası alanda rekabet gücümüzü doğrudan etkiliyor.
Ayrıca, sürdürülebilir turizm uygulamalarının benimsenmesi ve desteklenmesi, Türkiye’yi öne çıkaracak önemli bir unsur. Çevresel, kültürel ve sosyal sürdürülebilirlik kriterleri, özellikle Avrupa ve Kuzey Amerika pazarlarında turist tercihlerinde önemli rol oynuyor. Bu konuda kamu-özel sektör iş birliğiyle daha fazla eğitim ve bilinçlendirme programı düzenlenmeli.
Turizmde farklılaşma için tematik turların; gastronomi, kültür, doğa ve sağlık turizmi gibi alanların geliştirilmesi büyük fırsat sunuyor. Biz outgoing tur operatörleri olarak, bu tematik içeriklerin yurtdışındaki acenteler ve nihai müşteriler nezdinde daha etkin tanıtılması için daha fazla destek bekliyoruz.
Son olarak, vize kolaylıkları, ulaşım altyapısının iyileştirilmesi ve dijitalleşmenin tüm turizm zincirinde yaygınlaştırılması gibi dış politika ve altyapı yatırımları da Türkiye’nin küresel rekabetçiliğini artırmak için kritik öneme sahip.
Bu alanlarda atılacak somut adımlar, Türkiye’nin turizmde sadece geleneksel destinasyonlardan biri olmaktan çıkarak inovasyon ve kaliteyle öne çıkan bir cazibe merkezi hâline gelmesini sağlayacaktır.
“TÜRSAB’da temsili yaş ortalaması değil, vizyon belirlemeli”
Yaklaşan TÜRSAB seçimleri öncesinde görüşleriniz nelerdir? Seçim süreçlerinde genellikle 60 yaş civarındaki sektör profesyonellerinin öne çıktığı görülüyor. Bu ortamdan memnun musunuz, yoksa farklı bir temsil dengesi mi görmek istiyorsunuz?
TÜRSAB seçimlerinde genellikle daha deneyimli, 60 yaş ve üzeri profesyonellerin öne çıkması şaşırtıcı değil; çünkü sektör deneyimi önemli ve kıymetli bir unsur. Ancak turizm, dinamik bir alan ve hızla değişen piyasa koşullarına uyum sağlamak için yeni nesil temsilcilerin sesinin daha fazla duyulması gerekiyor.
Ben, sektörde tecrübenin yanında yenilikçi bakış açıları, dijital yetkinlikler ve global vizyonun da temsil edilmesi gerektiğine inanıyorum. Genç ve orta yaş grubundaki profesyonellerin karar mekanizmalarında daha aktif yer alması, TÜRSAB’ın daha dinamik, hızlı ve çözüm odaklı hareket etmesine imkân verir.
Ayrıca, farklı bölgelerden, farklı ölçeklerdeki işletmelerden ve kadın girişimcilerden oluşan daha kapsayıcı bir temsil yapısı, sektörün geleceği için kritik. Bu çeşitlilik, sektörün tüm ihtiyaçlarını ve zorluklarını daha gerçekçi bir şekilde yansıtacaktır.
Özetle, TÜRSAB seçimlerinin daha katılımcı, çoğulcu ve geleceğe dönük bir vizyonla gerçekleşmesini destekliyorum. Böylece hem kurumun etkinliği artar hem de Türkiye turizmi daha güçlü bir şekilde yol alır.