78 Kişinin Öldüğü Otel Yangını Davasında TGA Prosüdürleri Gündemde!

Kartalkaya Kayak Merkezi otelde çıkan yangın
Bolu Kartalkaya Grand Kartal Otel

Last Updated on 28 Ekim 2025 by Turizm Günlüğü

Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’nde 78 kişinin hayatını kaybettiği, 137 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel yangınına ilişkin davada sanıkların savunmaları alınıyor.

BOLU (AA) – Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesince, Bolu Sosyal Bilimler Lisesi’nin spor salonunda özel olarak oluşturulan alanda yapılan duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, yangında yaralananlar ile hayatını kaybedenlerin yakınları ve taraf avukatları katıldı.

Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi’yle (SEGBİS) kaydedilen 3. duruşmanın ikinci gününde müştekilerin esasa ilişkin beyanlarının dinlenilmesinin ardından söz verilen sanıklar savunma yapıyor.

Olayda gelini Kübra ve 11 yaşındaki torunu Alya’yı kaybeden Ahmet Altın, “katillerin (sanıkların) ihmalleri, para hırsları yüzünden canlarının yanarak öldüğünü” söyleyerek, “Neden bu hale geldik. Çocuklarım Kartalkaya’ya güle oynaya geldiler. Benim ciğerim yanıyor. Buradaki arkadaşlarımızın yürekleri yanıyor. Evlatlarımız bir defa öldü. Biz sabah, öğle, akşam, gece, sabahlara kadar ölüyoruz” diye konuştu.

Sanıkların 78 kişiyi kasten öldürdüğünü savunan Altın, “İdam, kısasa kısas olması lazım. İstiyor ki gönlüm asılmaları lazım” dedi.

​​​​​​​Hilmi Altın da eşi ve kızı gibi yiten canlar için herkesin sorumlulara beddua ettiğini vurgulayarak, “Benim için bu dava ilk günden beri çok net. Bu otelin açılmasına, açık kalmasına göz yuman herkes katildir. Bu cezasızlık düzeninin sonucu olarak yandık. Başlarına hiçbir şey gelmeyeceklerini düşündükleri için pervasızca davrandılar. Bizim canlarımız yanarken, bunlar başka otellerde karınlarını doyuruyorlardı” dedi.

Oteli denetleyen Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerinin de sanık olarak duruşmaya gelmesi gerektiğini savunan Altın, sanıklara hitaben, “Size de son bir sözüm var, itiraf edin ya artık itiraf edin” ifadelerini kullandı.

Yangında eşi Atakan ve 10 yaşındaki kızı Elif Derin Yalçın’ı kaybeden Yaprak Yeşilada Yalçın, tüm sorumluların cezalandırılmasını ve emsal bir karar istediklerini belirtti.

Yangında kardeşi ve eşi ile yeğenlerini yitiren Emine Dayı Kocabey, sanıkların yalan beyanlarla mahkemeyi meşgul ettiğini öne sürerek, “Bu olay sizlerin başına gelse ne yapardınız, lütfen empati yapın. Bundan sonraki konuşmalarınız da doğruları itiraf edin ki gerçekler ortaya çıksın” diye konuştu.

“Emsal ve asrın kararını bekliyorum”

Yangında vefat eden Alp Mercan’ın babası Eray Mercan da cumhuriyet savcısının mütalaasını değiştirmesini talep ederek, oğluna kavuşmayı beklediğini dile getirdi.

Oğlunu anlatırken duygusal anlar yaşayan anne Ceyhan Mercan da “Benim kıyametim 21 Ocak’ta koptu, bize bunu yaşattılar. Biliyorum ki oğlum, 78 can geri gelmeyecek. Asrın davası deniyor. Emsal ve asrın kararını bekliyorum. Günümüzü gece yaptınız, siz de gün yüzü görmeyeceksiniz, rahat rahat gezemeyeceksiniz. Son nefesime kadar nefesim ensenizde olacak. Katiller” ifadelerini kullandı.

Yangında ağabeyini, yengesi ve iki yeğenini kaybeden Gözdem Güngör Derin, sanıkların en ağır şekilde cezalandırılacağına inandığını söyledi.

Olayda kızını, damadını ve iki torununu yitiren Şaban Filiz, “canilerin çocuklarının yaşam haklarını ellerinden aldığını” savunarak, “Bunların idam olması lazım. Nerede bu bakanlık yetkilileri. Bunlar kime güvendi, otele zerre bir şey yapmamışlar” dedi.

Çocukları Nehir ve Doruk’u kaybeden anne Duygu Can, bu davanın “is kokusu davası” olduğunu ifade ederek, “Sizler çocuk katilisiniz, 78 canımızın katilisiniz. Elif, sen çocuğunu giydirdin ya ben kızımın üstünü örttüm yıkarken. Siz hiç utanmıyor musunuz, oğlumu yıkarken gözünü yıkamadım su kaçmasın diye. Allah hepinizin belasını versin. Öbür dünyada elimiz iki yakanızda olacak. Kızımın hayalinden bahsetmiştim, hukuk okuyacaktı. Nehir’in hayali omuzlarınızda kalsın” şeklinde konuştu.

Yangında ağabeyi ile yeğenini kaybeden Çiğdem Sarıtaş da bir an önce yakınlarına kavuşabilmek için kabristanda 7 kişilik yer aldıklarını dile getirerek, sanıkların üst hadden cezalandırılmasını talep etti.

Zaman zaman müştekilerin sanıklara tepki gösterdiği duruşmada, yangında oğlu Yılmaz Sarıtaş’ı kaybeden Gülüzar Sarıtaş’ın fenalaşması üzerine salon dışında sağlık görevlilerince müdahale yapıldı.

Müşteki avukatları da sanıklarda pişmanlık emaresi görmediklerini, ilgili kurumların denetim yükümlülüğünü yerine getirmemesi sonucu yangının meydana geldiğini belirterek, bakanlık ile ilgili kurumların yetkililerinin davaya dahil edilmesini, sanıkların, takdir indirimi kullanılmadan “olası kast” ve üst hadden cezalandırılmasını talep etti.

Verilen aranın ardından başlayan oturumda, mütalaaya karşı beyanların alınmasına devam ediliyor.

Sertifikasyon şirketi yetkilisi tutuksuz sanık Ali Ağaoğlu, mütalaaya katılmadığını belirterek, yetkilisi olduğu şirketin otellerde nasıl denetim yapacağını belirleyen kurumun Turizm Geliştirme Ajansı olduğunu savundu.

Beraatini ve hakkındaki adli kontrol kararının kaldırılmasını talep eden Ağaoğlu, Turizm Geliştirme Ajansının kendilerine tevdi ettiği şekilde denetim yaptıklarını, kontrollerin ise evrak üzerinden sağlandığını öne sürdü.

Sertifikasyon şirketi çalışanı tutuksuz sanık Aleyna Beşinci de “Sürdürülebilir Turizm Programı” kapsamında aldığı eğitimler arasında “yangın denetimi yapmak” gibi bir görevi olmadığını, yalnızca evrak kontrolü gerçekleştirdiğini iddia etti.

Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilisi tutuksuz sanık İbrahim Polat ise oteldeki yangın güvenliği eksikliğine dair bir bilgisi olmadığını ileri sürdü.

Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilisi tutuksuz sanık İsmail Karagöz de üzerine atılı suçlamaların hiçbirini kabul etmediğini belirterek, kafenin işletilmesiyle ilgili bir görevinin bulunmadığını söyledi.

Duruşmaya 1 saat ara verildi.