Bilgi çağında torpil

Last Updated on 17 Ekim 2019 by Yaşar Çelik

İş hayatında kendi yerleşik düzenini istem dışı koruma altına alma ihtiyacı hisseden yönetim anlayışları ile gerçek iş ve beyin gücünün istihdam haklarına tecavüz eden zihniyetleri ortak bir zeminde buluşturan torpil mekanizmasının günümüz bilgi çağındaki yeri nedir?

Merakımızı gidermek adına kısa bir analiz yapalım.

Osmanlı İmparatorluğu’nun özellikle çöküş döneminden başlayarak bugünlere kadar gelen “torpil mekanizmasını” sadece iş istihdamı açısından sorgulamak yanlıştır. Torpilin, günümüzde rant ve çıkar amaçlı ilişkilerdeki önemini hiçbirimiz bilmiyor değiliz. Ancak konumuzda mevzu edeceğimiz husus, sadece işgücüne yönelik torpil eylemleri olacaktır.

TORPİLİN TANIMI

Torpili kısaca, “herhangi bir amaç doğrultusunda bir işinizin halledilmesi ya da bir işin yapılmaması için, bağlantıları ve etkileri işi çözmeye yeterli olan kişiler tarafından yapılan haksız ayrıcalık” olarak tanımlayabiliriz.

Evet, amacın yerine getirilmesi için ihtiyaç duyulan sürecin sonucunda oluşan haksız ayrıcalık.

TORPİLİN TARİHÇESİ

Torpil veya diğer adı ile haksız ayrıcalığın tarihçesi, yeryüzündeki ülkeler bazında ele alındığında çok farklılıklar göstermektedir. Niyetimiz, dünyada bugüne kadar olup bitenleri değil, sadece ülkemizi ilgilendiren durumları irdelemek.

İşlerin genellikle yolunda gitmediği durumlarda başvurulmuştur haksız ayrıcalıklara. Kendi olumsuz durumunu olumlu hale dönüştürecek bir beklentidir hedeflenen. Ülkelerin tarihleri, insanoğlunun doğması ile başlayan ve ölmesi ile son bulan hayat öyküsü ile paralellik göstermektedir aslında. Bu süreçte elde edilmek istenen elbette çok ayrıcalıklar olmuştur.

Bir işin neticelendirilmesi için ihtiyaç duyulan eksikler, bunun giderilmesine yardımcı olacak faktörler ve tüm bunları bir araya getirmek için gerekli olan fiziki şartlar. Evet; bakıldığında karmaşık gibi gözüken bir durum… Arapsaçının içinden, sadece eğitim, bilgi ve tecrübe kriterlerini özümsemiş toplumların kolayca çıkabileceği bir organize olma hali. Gerek Osmanlı’da, gerek genç Cumhuriyetimizin kuruluşundan günümüze, bazı istisnalar olmakla birlikte, organize olma hali için, yeterince organize olunduğu söylenemez.

Elbette organize olmayı, organize edememenin başlıca sebepleri vardır.

Ana başlıklar halinde kısaca göz atalım.

  1. Eğitim
  2. Bilgi
  3. Tecrübe
  4. Doğru zamanda doğru istihdam
  5. İhtiyacın giderilmesi ve amaç uygunluğuna cevap verebilecek oluşumlar

Eğitim seviyesi düşük olan toplumlarda ihtiyaçların giderilmesine aday olan kişilerin eğitim ve bilgi dereceleri sorgulanmadığı sürece, karşımıza hep aynı manzara çıkacaktır. Organize olmanın ve organizenin alt yapısını oluşturmanın alt yapısında bilgi, eğitim ve tecrübe yatmaktadır.

İstiklal Savaşı’ndan sonra ve Cumhuriyetin kuruluş yılından itibaren imkânsızlıklar nedeniyle ahbap çavuş ilişkileri artık kanıksanmıştı. Buradaki amaç, birlik ve beraberlik şemsiyesi altında yağmurdan, mevcut durumun olumsuzluğundan korumaktı.

Bir nevi imece usulü ile gelinmiştir tüm zorlukların üstesinden. Herkes işin bir ucundan tutmuş, ihtiyaç duyulan kişilere tanıdık vasıtası ile ulaşılmıştır. Bu amaçla yapılacak eyleme uygun kişilerin bulunması konusunda zamandan tasarruf edilmiş, tavsiye edilen kişinin doğrularının, yanlışlarından çok daha fazla olduğu düşünülmüştür.

Ancak zamanla durum tersine dönmüş, ihtiyaç sahibi kişi amacına ulaşmak için aracılar kullanarak işini halletmeye başlamıştır. Cumhuriyetin kuruluşu sonrasında birbiri ardına yapılan reformlar sayesinde ülkemizde, medeniyet seviyesine ulaşmak için uygun zeminler oluşturulduğu hepimizce malumdur. İlerleyen yıllarda ise tanıdık ve ahbap çavuş ilişkileri kişisel çıkarlara hizmet etmeye başlamıştır. Haliyle, bilgi ve tecrübe arka plana itilmiş, sadece tanıdık olması sebebiyle farklı kişilere ayrıcalıklar sağlanmıştır.

Günümüzde durum pek farklı değildir. İş hayatında iş gücü taleplerine cevap vermek amacı ile son yıllarda oldukça revaçta olan personel istihdamına İnsan Kaynakları şirketlerinin çoğalması, torpil mekanizmasının işleyişini önemli derecede aksatmıştır.

KİMLER TORPİL YAPTIRIR?

Torpil veya haksız ayrıcalık peşinde olan kişilerin tanımını ana hatları ile kısaca şöyle yapmak mümkündür.

  1. Çalışmak istediği kurum veya kuruluşta istenen vasıf ve niteliklere sahip olduğu halde, kendisinin tercih edilmesini sağlamak.
  2. Çalışmak istediği birimde, mesleki bilgi ve tecrübesi yeterli olmadığı halde kendisinin tercih edilmesini sağlamak.
  3. Halen çalışıyor olmakla birlikte, çeşitli sebeplerden dolayı işindeki memnuniyetsizlikten dolayı iş yeri değişikliği yapmayı düşünmek ve bunu torpil ile pekiştirmek.

KİMLER TORPİL YAPAR?

Kendi iş gücüne cevap verebilecek eleman arayışlarını tanıdık vasıtası ile halletmeye çalışan işveren profilini ise şöyle tarif edebiliriz.

  1. İş yerinde çalıştırmak istediği işgücünü (genel müdürden başlayarak en alt kademedeki personele kadar) tanıdık vasıtası ile bulmaya çalışan, görev ve makamın kriterleri üzerinde çok fazla durmayarak aradığı işgücünde sadece güvenirlilik şartları arayanlar.
  2. İş gücü arayışlarında, insan kaynakları şirketleri ile temas edip, bu şirketlerin vasıflara uygun eleman bulmasından sonra bu adaylar ile görüşen ancak sonuçta yine kendi kafasına göre bir arkadaşının tanıdığını işe alan patron.

Torpilin her şeyi halledici ve düzenleyici bir etkisi yoktur. Torpil yaptıranlar, çoğu zaman kendi yetersizliklerini gizlemek amacı ile bu yönteme başvururlar.

Torpil yapanlar ise profesyonel iş hayatının gereklerini bilmeyen ve bu manada Ahmet Ağa’nın oğlu veya Ayşe Teyze’nin kızında çare arayan zihniyetlerdir. Her daim bildiğini okuyan, eğitim, bilgi ve tecrübe kriterlerine inanmayan işveren profili. Günümüzde torpil, toplumun her katmanında fazlası ile yapılıyor. Başka iş güçlerine karşı yapılan bu haksız ayrıcalıkların sonunda gün gelir takke düşer, kel görünür.

Binlerce eğitimli ve eğitimsiz genç işsizler ordusu her geçen gün büyürken, haksız ayrıcalık yaptıranlar, belki ileride aynı durumun kendi başlarına geleceklerini unutmamalıdırlar.

Sevgi ile kalın

Can Bekin